ALÔ DÎNÔ (SİMBÊL REŞ Ü, XWİN ŞİRİNO) -3

Değerli okuyucular; Alô Dînô (Simbêl Reş Ü, Xwin Şirino) isimli ve 3 bölümden oluşan yazı dizimizin son bölümünü de sizlerle paylaşıp bu tarihi kişilik hakkında ki yazı dizimizi tamamlayacağız.

Alô Dînô”nun Faaliyetlerinin Temel sebepleri, Geçmişi ve Aşiret Bağları..

Kendisine yapılan işkencelerden sonra Alo Dino,Mire: ‘‘Bir kış günü eşiyle evde bulunan birinin ziyaretlerine gelen misafirlerine oturmaları için altlarına koyacak bir minderi, açlığını yatıştıracak bir aşı yoksa… O anda insan eşiyle beraber mahcubiyetten ne yapacağını bilemiyorsa… İşte o haldir bu halden beter olan.’’ der. Tüm anlatıların ortak teması olarak karşımıza çıkan bu söylemin de belirttiği gibi Alo Dino’nun fakirliği kendisinde ezikliğe yol açmış ve nihayetinde eşkıyalıkta karar kılmıştır. Akla şöyle bir soru gelebilir. Alo Dino’nun yaşadığı köyde ondan başka yoksul yok muydu, fakir olması yaptığını haklı kılar mı?

Eşkıyalığın pek çok sebepten dolayı ortaya çıkması ve bazı erdemleri, vasıfları gerektirmesi hususu neden bir başkasının değil de Alo Dino’nun böyle bir eyleme giriştiğini bize açıklar. Süreç içerisinde oluşan birtakım birikimlerin psikolojisinde yol açtığı tahribat, diğer köylü-kırsal kesimi arasından sıyrılıp öncü olmasını sağlamıştır. Haklılık noktasında ise yasadışı bir eyleme girişmesi tasvip edilmese de ruh halinin empati gerektirdiği düşüncesi ağır basmaktadır.

Alo Dino”nun yaşadığı döneme ilişkin tarihlere bakıldığında hem yukarıdaki anlatıda hem de diğer kimi anlatılarda geçen Belek Burcu (Bırca Belek), Botan Miri Muhammed’den hareketle Alo Dino’nun yaşamış olabileceği döneme ilişkin bir tespitte bulunmak mümkündür. Alo Dino’nun eşkıyalığının gerçekleştiği süreçte Belek Burcu’nun varlığı, normal şartlarda olayın 1596 öncesine dayanmaması gerektiğini göstermektedir. Çünkü sözü edilen burç, Cizre Kalesi’nin devamından alınıp nehire doğru bir çıkıntıyı teşkil etmekte ve 1596 yılında Cizre Azizan Beylerinden Şeref Bin Muhammed Bin Hanabdal tarafından yaptırılmıştır. Kalenin yapımı çok daha eskilere M.Ö. 4000’lere Guti İmparatorluğu dönemine kadar gitmektedir; ancak 1595-1618 yılları arasında Mir Şeref, 1618-1627 arasında ise Mir Ebdal Han bölgede hüküm sürmüşlerdir.1627’den son Botan Miri Bedirhan’a kadar Muhammed ismi taşıyan herhangi bir bey yoktur. Bu husus bize yöre halkının Belek Burcu’nu Cizre Kalesi’nin tümünü ifade edecek şekilde kullandığını göstermekte ve olayın 1596’dan önce gerçekleştiğini açıklamaktadır.

Bu tarihler göz öz önüne alındığında olayın net olarak ne zaman gerçekleştiği belli değildir. Kale mimarisi ve anlatıcıların söylemlerinden denilebilir ki 400 yıl öncesine kadar götürmek mümkündür.

Alo Dino”nun nereli olduğu hakkında anlatılarda: ‘‘Elo Dino aslen Sinikan Aşireti’ndendir. Sulak Köyü’nden olanların tümü onun soyağacından gelmedir. Ayrıca Elo Dino; Elaedin (Alaaddin), Eli Sinika (Ali Sinika), Eliyé Emer (Ömer’in oğlu Ali) isimleriyle de anılmıştır.” denilmektedir.

Sonuç olarak Mir ile arasında geçen sözlü diyaloğa bakıldığında Alo Dino”yu korsanlığa iten sebeplerde haliyle yaşanan ekonomik krizler, krizlerden doğan halkın yoksullaşması gibi nedenler de buna bir etkendir. Yönetenlerin yönetilenler üzerinde ki oteriteleri, baskıları, zulümleri veya alınan ağır vergiler de buna örnek verebiliriz. Sosyal ve ekonomik durumlardan ötürü Alo Dino”yu bu duruma iten sebeplerden sadece bir kaçı olduğunu düşünüyorum.

Bizler genç nesiller yıllarca Alo Dino”yu sadece omuzunda mum yakılan ve Botan Beyi tarafından cezalandıran bir kişilik olarak tanıdık.Tabi ki bunun için her hangi bir zahmete katlanılmamış ve bu tarihi kişilik hakkında yeterli kaynaklara ulaşılamamış olup sadece stranlara konu olan kişilik üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır

Aylardır bu tarihi kişilik hakkında kendi çabalarımız ile gerek olayın geçtiği Sulak köyü ve civarında gezerek, araştırarak orada yaşayan insanlar ile birebir görüşmeler yaparak gerekse ulaşabildiğimiz yazılı ve sözlü kaynakların anlatımlarını siz değerli okuyucular ile buluşturmak için elimizden geldiğince doğru tespitler ışığında aktarım yapmak için çaba harcadık. Tabi ki konu hakkında sınırlı belgeler ve kaynakların oluşu bu araştırmamızı zorlaştıran bir etkendir. Bu konuda tabi ki eksikliklerimiz olabilir.

Değerli okuyucular ; görüldüğü gibi,yanı başımızda Cizre”ye sadece birkaç kilometre uzakta ve yaz aylarında yanından geçerken sıkça gördüğümüz nehir kenarında şu an ki harabe haliyle duran bu tarih kokan yapının sahiplenilmemesi ve tarihi eserler kategorisinde değerlendirmemesi ve koruma altın alınmaması da üzücü olduğu kadar büyük bir kayıptır.Bu yapının sahiplenilmesi hepimizin görevidir. Tarihi geçmişimiz bizim en büyük değerlerimiz ve mirasımızdır. Lütfen bu değerlerimize ve mirasımıza sahip çıkalım.

Not: Hazırladığımız yazı dizisine Şırnak Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Okutman Bilal Altan’ın “Anlatılar Işığında Alo Dino ve Sosyal Eşkıyalığı” adlı araştırması bizler içinde esin kaynağı olmuştur.

Bu yazı toplam 1715 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erkan ÖZKALAY Arşivi