İDİL’Lİ MOLLA TAHİR’İN BEDİÜZZAMAN HASRETİ

Eve gidip birkaç eşyamı aldım ve bir kamyonun kasasına binerek Mardin’e, oradan da Diyarbakır’a gittim. Diyarbakır’da Bediüzzaman’ın kaldığı yerin adresini aldıktan sonra Diyarbakır’ın Ofis semtindeki tren garına gittim, trene binip ertesi gün Eskişehir’de indim.

1930 doğumlu olan Molla Tahir; 17 yaşında fakalığa (talebe) başlar ve 22 yaşında Cizre’de bulunan Nakşibendi tarikatının Halidiye kolunun şeylerinden; Şeyh Seyda El Cezeri’den icazetini alır. Molla Tahir’in icazetini alıncaya kadar yanlarında ders aldığı müderrisler şunlardır. Molla Ahmet Zahoyi, Molla Sadıle, Molla Abdullah Bilge, Molla Süleyman Bayar, Molla Mehmet Amidi, Molla Süleyman Halili, Molla Mehmed Dıhoki ve Şeyh Seyda El Cezeri.

Molla Tahir dedi ki: Zaho’da medresede okurken bir öğlen arası bizler istirahatte iken Türkiye’den Molla Tahir Şusi medresemize geldi ve dedi ki: Bediüzzaman Said Nursi’yi biliyor musunuz? Onu hiç gördünüz mü? Devamla dedi ki onu mutlaka görmeye çalışınız. Şayet görme imkanınız olmaz ise onun eserlerini mutlaka okuyunuz. O günden sonra Bediüzzaman’ı görmek için içimden planlar kurdum. Bir gün Molla Beşiré Baseyi’ye dedim ki hocam Bediüzzaman’ın eserlerinden bana bir veya birkaç kitap getire bilirmisin? Hoca bana inşallah dedi. Bir zaman sonra Molla Beşir bana Üstadın eserlerinden Hutbe-i Şamiye ve Rehberu Şebbanı (gençlik rehberi) getirdi. İlk fırsatta ikisini de okudum. Bediüzzaman’ın bu iki eserini okuduktan sonra kendime Üstadı görme arzusu bende yapılması gereken farz bir iş gibi oldu.

‘ Ben o zaman Mardin iline bağlı İdil ilçesi Yarbaşı köyünde fahri imamlık ve müderrislik yapıyordum ve 30 yaşındaydım. Bir öğlen namazı sonrası camimin camaatına ve talebelerime dedim ki ben Bediüzzaman hazretlerini görmek için Eskişehir’e gideceğim. Eve gidip birkaç eşyamı aldım ve bir kamyonun kasasına binerek Mardin’e, oradan da Diyarbakır’a gittim. Diyarbakır’da Mehmet Kayalar’dan Bediüzzaman’nın kaldığı yerin adresini aldıktan sonra Diyarbakır’ın Ofis semtindeki tren garına gittim, trene binip ertesi gün Eskişehir’de indim. Eskişehir’de saatçi Şükrü Yurttan’nın dükkanına gittim. Şükrü Yurttan’a Mardin’den Bediüzzaman hazretlerini görmeye geldiğimi söyledim. Şükrü Yurttan ‘hoş geldin hocam lakin Üstad Isparta’ya gitmiş. Dönme ihtimali olduğu için şimdilik Eskişehir’den ayrılma, sana bir otel adresi vereceğim (Abdulvahid’in oteli) Bediüzzaman hazretleri geldiğinde yanına gelir sana haber vereceğim. Ama ben otele senin yanına gelmeden benden habersiz bir yere gitme dedi. Bende tamam deyip dediği otele gittim. Tam yedi gün otelde kaldım yedinci günde baktım saatçı Şükrü Yurttan geldi. Beni aşağıda ki salona çağırdı. Salona indiğimde baktım saatçı Şükrü Yurttan ve iki adam daha oturuyorlar. Selam verip yanlarına oturdum. Şükrü Yurttan bana dönerek dedi ki ‘ Hocam bizim Üstadın kaldığı yer sivil polis ve istihbaratçılar tarafından 24 saat gözetim altındadır. Üstadın kesin talimatı var. Hizmetimize halel gelmesin, ziyaret için gelenler zarar görmesinler diye kimseyi yanına kabul etmiyor. İndi İlahide senin ziyaretin makbuldür. Allah mükâfatını verecektir inşaallah. Artık memleketine dönsen iyi olacak dedi. Bunları dinledikten sonra tabi ki çok üzüldüm. Ama yapılacak bir şeyinde olmayacağını anladım. Saatçı Şükrü Yurttan ve arkadaşları ayrıldıktan sonra bende otel odasındaki bir iki parça eşyamı alıp tren garına gelerek Diyarbakır’a, oradan da Mardin’e geldim. Molla Tahir bana dönerek dedi ki: ‘Bediüzzaman Said Nursi’de üç değişik haslet vardı. 1 Cesaret, 2 İlim. 3 Zühd. Dedi ki biliyormusun Bediüzzaman Rus harbinde iken ne oldu? Üç öldürücü darbe ile yaralandı. Çok kan kaybediyordu. Ama ileride ki hizmetlerinden dolayı Allah ölümüne müsaade etmedi. Evet zahirde yaralanıyordu. Ve yaraları ağırdı. Ben her sabah namazında Bediüzzaman’a hususi dua ederim. Bir de İmamı Nevevi’ye de her sabah namazında dua ediyorum. Çünkü İmamı Nevevi’de Bediüzzaman gibi tüm hayatını İslam davasına feda etmişti. O da Bediüzzaman gibi haksızlığı kabul etmedi, hediye almazdı ve evlenmeye dahi fırsat bulmamıştı. Bediüzzaman asrın müceddididir. Görmek nasip olmadı. Takdiri İlahi. Bediüzzaman’ı çok seviyorum. Bunları söyledikten sonra yüzündeki sevgi ve samimiyet görmeğe değerdi. 94 yaşında ki Molla Tahir Gül’den müsaade isterken elini öptüm elimi tutarak tekrar dedi ki ‘Bediüzzaman’ın eserlerini çok okuyun…’

Bu yazı toplam 666 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
M.Emin BOZKUŞ Arşivi