
M.Emin BOZKUŞ
MAHMUDE ZERO AĞA'NIN ZORLU YAŞAM HİKAYESİ
Bölgemiz, coğrafyamız tarih boyunca bir çok medeniyete beşiklik etmiştir. Her bir karış toprağı tarihin izleri ile yoğrulmuştur. Günümüze gelinceye dek bir çok medeniyet diğer medeniyete veya medeniyetlere galebe ederek yerine geçmiş ve artık o egemenliğini sürdürmüştür. Günümüzde de coğrafyamıza özgü değişik adlar altında aşiretler bulunmaktadır. Bunlardan birkaç örnek verecek olursak: Arabiyan, Dorıkan, Hesınan, Duderan, Kıçan, Ömerkan, Ömeriyan Aşireti.. vb. Her bir aşiretin yerelde de genelde de liderleri olur. Aşiretin genel bir ağası olduğu gibi her köy veya mezrada da bir ileri geleni olur. Osmanlı zamanında da böyleydi. Cumhuriyetten sonra da böyle devam etmiştir.
Bu yazımızda Salıha Aşiretinin bir liderinden, bir Ağasından bahs edeceğiz. Mahmude Zero Ağa. Bölgeye has bir özellik olsa gerek ağaların ön veya ikinci adlarında kısaltmalar yapılmış ve hep öyle tanınmışlar. Örnek verecek olursak: Aliké Baté, Haco, Hasé Berekét, Hasanké Girbiyani, Musayé Fatıme vb.
Mahmudé Zéro 1922 yılında İdil ilçesine bağlı Daskan bu günkü yeni adı ile Bozkır köyünde dünyaya gelmiştir. 15 yaşına kadar olan çocukluğunu Daskan köyünde geçirmiştir. Zamanın hükümeti Haco’nun fermanını, yani sürgününü çıkarınca Mahmudé Zéro’nun dayısı da Haco ile gideceğine karar verir. Mahmudé Zéro’da bir sebepten dolayı Daskan köyünü terk etmesi gerekiyordu. Bundan dolayı o da dayısı ile beraber Suriye devletine iltica eder. 1937’den 1951 yılına kadar Haco’nun Suriye devletinde ki Mizgvet adında ki köylerinde dayısı ile beraber kalırlar. 1951’de Başbakan Adnan Menderes’in sürgüne gönderilenlere çıkarmış olduğu aftan yararlanmak için Türkiye’ye dayısı ile beraber tekrar gelir. İdil ilçesine bağlı Xaniké yeni adı Kozluca olan köyün Bavert mezrasındaki hudut karakoluna teslim olurlar. Karakolda iki gün bekletildikten sonra Bavert karakolu onları Nusaybin askeri kışlasına teslim ederler. 45 gün boyunca askeri kışlasında bekletilirler. Bu arada Mahmudé Zéro’un bir bağlama sazı var sıkıntısını gidermek için arada bir saz çalarmış. Bunu duyan yüzbaşı rütbesindeki kışla komutanı yanına çağırır. Kendisine: “ Sen misin saz çalan.” “Evet benim komutanım.” Der. ”Sen çingene misin saz çalıyorsun.” Deyince Mahmud’un morali büsbütün bozulur ve kendi kendine der ki ben bir daha hayatım boyunca saz çalmayacağım. Gerçekten o saatten sonra artık hiç saz çalmadı Mahmudé Zéro.
Askeri kışla onlara; artık serbestsiniz deyince Mahmut Ağa serbest kalır. Çığır köyüne gelir ve bu köyde 8 yıl kalır. Oradan askere gider askerlik dönüşü Çığır köyüne sınır olan Xanıké köyünü satın alma girişimlerinde bulunur. Köyün sahibiyle yapılan görüşmeler olumlu geçer, anlaşırlar ve köyü satın alır. Köyde mukim bazı aileler var lakin köy toprağında hisseleri yoktur. Mahmudé Zero’nun cesareti, gözünü budaktan sapmaması, mertliği çevre ağalarını rahatsız eder. Yarın öbür gün kendilerine de bulaşır düşüncesiyle köyü tekrar elinden almak için, o köyde toprakları olmayan aileleri Ağaya karşı kışkırtırlar. Zaman geçer lakin köylülerin Mahmut Ağaya güçleri yetmez. Bu şekilde de yenemeyeceklerini anlayan çevredeki Ağalar Mahmudé Zéro Ağa köyde birkaç adamıyla yalnız kalıyor. Bize karşı mukavemet edecek gücü yoktur, Xanıké’de ki mukim ailelerle beraber köyden çıkarırız düşüncesiyle güce, silaha baş vurmaya karar verirler. Zorla, yani silahla Mahmudé Zéro Ağayı Xanıké köyünden çıkarmayı kararlaştırırlar. Mahmut Ağanın düşmanları planlarını bu şekilde organize ederler. Planlarını fiiliyata geçirmek için fırsat kollarlar. Düşmanlarının bu şekilde bir plan hazırladıklarının istihbaratını alan Mahmudé Zéro Ağa zaman kaybetmeden hemen Aşiretinin ileri gelenleriyle bir meşveret, toplantı yapar. Uzun süren konuşmalardan sonra şu şekilde bir karar alınır. Salıha Aşiretinin köylerinden Sorané, Kekwané ve Daskan’dan her gün (24 saat) 10 silahlı adam Xanıké köyünde birer ay boyunca aralıksız nöbet tutacaklar. Bu nöbet düşman pes edinceye kadar devam edecek. Saliha Aşiretinin diğer köyleri nöbet tutan adamların ve nöbeti devir alacak adamların her türlü ihtiyaçlarından sorumlu olacak. Alınan bu kararlar hemen ertesi gün hayata geçirilir. Nihayetinde Mahmut Ağaya kafa tutan Ağalar ve köydeki aileler pes eder. Mahmut Ağa köydeki hissesiz ailelere belli bir müddet verir. O müddet sonunda köyü terk etmelerini bildirir. İlgili tarihe kadar o aileler de köyü terk eder ve köyde hayat artık normale döner.
Saliha Aşiretinin silahlı adamları da işlerinin tamamladığını anlar ve kendi köylerine geri dönerler.
Yazımızı Mahmut Ağanın bir hatırası ile bitirelim. Siyasette her zaman desteklediği Av. Nurettin Yılmaz milletvekilidir. Ağaya haber gönderiyor seni özledim Ankara’ya gel bir kaç gün misafirim ol diyor. Haberi alan Mahmudé Zéro Ağa: “ Ben Nurettin Yılmaz’ın davetine icabet edeyim. Hem arkadaşımı görürüm, hem de köyün, insanlarımızın bazı ihtiyaçlarını da ona ileteyim, milletvekilidir, hal eder.” Diyor ve Ankara’ya gitmek için hazırlığını yapıyor. O tarihlerde özellikle Nusaybin’de sol örgütler çoktur. Bu örgütlerin tamamı ağaları düşmanları olarak görüyorlardı. Bunlardan KUK adında bir örgüt Mahmut Ağanın öldürülmesine karar vermiş. Fırsat kolluyor. Örgüt bir adamını görevlendirmiş mukavemetsiz bir anını kolluyor. Hemen infaz edilecek! Lakin bu olup bitenlerden Mahmut Ağanın haberi yok. Ankara’ ya gidiyor infazı ile görevli adamda aynı arabada Ankara’ya gidiyor. Yolculukta ve kaldığı otelde de öldürmek için fırsat bulamıyor. Nurettin Yılmaz’ın TBMM’deki odaya memleketlisi olan bir ihtiyaç sahibi gibi oda Mahmut Ağa ve diğer misafirler gibi makamına giriyor. Nurettin Yılmaz ziyaretçilere tek tek sorunlarınızı anlatın diyor. Herkes ihtiyaçlarını söylüyor. Sıra birine geliyor “senin isteğin nedir” diyor Nurettin Yılmaz. O da diyor ki “Sayın vekilim benim memlekette bir karış toprağım yok, benim çocuklarım küçük, anne ve babam yaşlı kimseden de bir şey istemiyorum. Gururum el vermiyor. Bana bir iş verdirebilsen çok memnun olurum.” Vekil bir şeyler mırıldanıyor, lakin geçiştiriyor, konuşmasını pek önemsemiyor ve yanındaki adama geçerek isteğini söyle diyor. Mahmut Ağa bu olup bitenleri gözlemliyor, dinliyor. Sıra Mahmut Ağaya geliyor. Vekil: “Mahmut Ağam buyurun. İsteklerin benim için emirdir.” Deyince. Mahmut Ağa Nurettin Yılmaz’a: “ Biraz önce geçimini sağlamak için bana bir iş ver diyen bu genç yaşlı anne ve babasına da bakıyor. Dilencilik yapmak istemiyor. Belli ki gururlu bir insan. Ben senden hiçbir şey istemiyorum. Ama bu gence bir iş vermeni, bir iş bulmanı istiyorum.” Deyince Milletvekili başım üstüne ağam diyor. Nurettin Yılmaz tekrar gence dönüyor adını, soyadını, ikametgahını sorup hepsini yanına not alıyor.
Mahmut Ağa yanında götürdüğü adamıyla: “Haydi biraz Ankara’yı gezelim” diyor. Yanındaki tamam Ağam ikisi Ankara’yı gezmeye başlarlar. En son Kızılay meydanına geliyorlar. Bu arada arkalarından biri Mahmut Ağa diye seslenir. Mahmut ağa içinden acaba bana mı öyle geldi yok canım kim bu kalabalıkta bana seslenir, beni çağırır der ve yoluna devam edeler. Belli bir aralıktan sonra tekrar aynı ses Mahmut Ağa durur musun deyince arkasına döner ve “siz kimsiniz? Beni nereden tanıyorsunuz? Deyince: “Geliniz şu parkta oturalım size kim olduğumu anlatacağım. Yakındaki güven parka gidip bir masada karşılıklı otururlar. Adam:” Mahmut Ağa Nusaybin’de arabaya bindiğinizden beri sizi takip ediyorum. Örgüt seni öldürmekle görevlendirdi beni. Bu arada tabancasını belinden çıkarıp masaya koyar. Devamla: “Siz Nurettin Yılmaz’ın odasında iken bende oradaydım. O geçinmek için ailesi için bir iş isteyen genç adam meramını anlatırken Milletvekili Nurettin Yılmaz’ın geçiştirip sıradakine sen anlat ve sıra sana gelince sana çok övgüler yağdırdığını dinledim. Ne isteseydin yapacağından emindim. Ama sen tüm isteklerinden vaz geçtin ve bu gence bir iş ver dedin. Tüm işlerimi yapmış gibi kabul ederim dediğinde sizi öldürmekten vaz geçtim. Seni örgüte çok zalim, gaddar bir ağa olarak rapor etmiştiler. Lakin bugün senin ne kadar merhamet sahibi olduğunu anladım ve sizi öldürmekten vaz geçtim. Hadi bana eyvallah Mahmut Ağa.” Der ve kalkıp kaybolur adam.
Mahmudé Zéro Ağa bundan sonraki ömrünü Xanıké köyünde geçirir. 1995 yılında vefat ettiğinde cenaze törenine tüm bölgeden ve uzak beldelerden insanlar akın etti. Binlerce insanın katılımı ile Mahmudé Zéro’nun cenazesi kendi köyü Xanıké kabristanında defin edildi.
KAYNAK: Sadik KAZAN
NOT: Bir önceki yazım “Kiwex’e De Bir Ağa: Cındonun Oğlu Revo” yı okuyan Almanya’nın Bremen eyaletinde 14 yıldan beri milletvekili olan Cindi Tuncel beni telefonla aradı. Yazıdan dolayı teşekkürlerini sundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.