Hayati Umut SÖNMEZ
İNSAN HEM DİNİ KORUYAN HEM DE YOK EDENDİR
Din alanı, herkesin üzerinde at koşturduğu sahipsiz bir toprak parçası haline getirilmek isteniyor. Tarihin aşılmaz dehlizleri gösterir ki bir yığın unsur, din hususunda sağlam, anlaşılır ve tutarlı söylemler oldukça zorlaştırdığı için bu mukaddes alanı pasifife edilmek veya sıradanlaştırma hamleleriyle baş başa bırakılıyor. Bunu en çok yapanlar da ne yazık ki dine en çok sahip çıkanların olması bizi derinden yaralıyor ve sarsıyor.
Bilindiği üzere dinin nesneleri vardır ama dinin nesnelleşmesi olamaz. Din sorgulanamaz, baştan yüce bir iman ile kabul edilir. Ondan sonra dinin üzerine konuşulur.
Bu yüzden din öznel bir alanın ürünüdür. Bu açıdan dini rasyonel yapmaya çalışırsak dini din olmaktan çıkartır bir nevi hurafe yapmış oluruz. Çünkü din özel bir yaşamın alanını kapsar. Bu bağlamda hiçbir cemaatin haddi olamaz “dini siyasi hayatın malzemesi yapmaya çalışmak.” Bunu yapanlar da bu mukaddes alanı basitleştirme gayretleri içinde olup Allah’ın adını kirli emelleri için kullanarak toplumun benimsemiş olduğu kutsal alanı lekelemektedir. Çünkü din bir kategoriye sokulamaz. Şayet sokulursa din, din olmaktan çıkar ve o zaman bilim olur.
Nitekim din kutsaldır ve bu kutsallığa zarar verilmemesi gerekir ki dinin kutsallığına dokunulursa din, din olmaktan çıkar ve güç grupların ya da menfaatçi zihinlerin bir oyun alanı haline gelebilir. Dolayısıyla dini her türlü saldırılardan korumak gerekir. Çünkü öyle bir birey geliyor ki her şeyi tüketen gerçek hayatı, sanal âlemde gören mutluluğu tüketim ve teknolojide sanan ve düşünmeyi sanala devreden bir gençliktir. Bu bağlamda tüketici pazarı insanlara yeni kimlikler/benlikler sunar. Oysa bu kapitalistin simülasyonu çok tehlikelidir. Sessiz yığınlar gibi susan bu bireyler, statikleşerek ölümün ta kendisini oluştururlar bir bakıma.
Dolayısıyla din özel bir alan olup toplumsal hayatı dizayn eden kutsal bir yaşam tarzıdır. Burada kul ile Allah arasına hiçkimse giremeyecek kadar bu bağ kutsaldır ve yeni yetmelerin bu kutsi bağa saldırıları olacaktır hiç şüphesiz. Bu durumda yapılması elzem olan bu saldırılara karşı daima teyyakuzda olmaktır.
Netice itibarıyla özgürlüğü iktidarın yaratmaya çalıştığı özne modelinden kurtarmamız ve renklerin birbiriyle uyumuna, demokrasiye, adalete, hoşgörüye ve diyaloglara tüm kapılarımızı ardına kadar açık bırakılmalıdır. Çünkü özgür bir ortamın olması demek hoşgörü, özveri ve insani ilişkilerin gönül yumağında “gel gel ne olursan ol yine de gel” haykırışıyla olacaktır. Bu bağlamda toplumları birbirine düşman eden tabirleri yeryüzünden silip yıkmak gerekir ki yeryüzündeki insanların renkli bireylere hürmet göstersin! Dolayısıyla bu renkli bireyler de beraberinde değişimi getirebilsinler diye!
Son etapta denilebilir ki eğer her kim sizin kapınıza gelip din uğruna, Allah adına sizlerden herhangi bir talepte bulunursa biliniz ki kendi menfaatleri için dininizi yani özel yaşam alanınızı basitleştirmek, kirletmek, değersizleştirmek için gelmiş olur ki bu da dinin mukaddesliğini veya masumiyetini zedeleyecek bir çabadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.