SEL’İN GETİRDİĞİ ÇARESİZLİK...

Boğazımıza dayanmasını mı bekleyeceğiz sel suyunun. Sel ile birlikte sürüklenen çamur, ağaç, çakıl ve materyaller..
Koca bir şehir çaresizce izledik.

Araçlar, insanlar, hayvanlar ve yürüyen hareket eden herşey suya karıştı. Caddeler su gölüne döndü. Toprak suya su toprağa karıştı. Koca çukurlar yarıklar açıldı. Taşkınla gelen çamur, lağım suyu ve belkide suya karışmış kimyasal maddeler de cabası…

Felç olmak böyle bir şey !

Doğal afet deriz, Allah’tan geldi deriz, kader ya da mukadderat der geçeriz ama hiç mi akıl etmeyiz hiç mi önlem almak için çabalamayız.

Bu şiddetli doğa olayının da mutlaka bir mühendislik karşılığı vardır elbet !

Mutlaka suyu yutacak bir alt yapı tekniği ve bir kanalizasyon sistemi elbet vardır.
Yıllardır ağaçlandırmadan, yeşil alanların oluşturulmasından dem vurur dururuz millet olarak., Çevredeki yeşil alanlar korunarak ve artırılarak erezyon ve sel bir nebze olsun önlenebilirdi. Sel tehlikesi bulunan eğimli yamaçlarda teraslama ve ağaçlandırma yapılabilirdik ama nafile..

Koca bir şehir izledik, korktuk, irkildik gördük ve utandık. Çaresizce bodrum katlarımıza dayanan çamurlu suyun girmesini izledik.

“ Tabi bu olanlar sadece bu günün değil yıllara sair sorumsuzluğun,
sahipsizliğin ve vurdumduymazlığın ürünüdür. Burada bu yetkili ve idari kurumların başında görev alan herkesin istemsizce de olsa bir sorumluluğu vardır..”

Afet durumlarında neler yapılır nasıl bir yol izlenilir hala bilmiyor, öğrenmiyor ve merak da etmiyoruz. Bu afetin hiç mi mantıklı bir tedbiri yok. Biz sadece şikayet ederiz. Bizi birileri silksin bir kurtarıcı gelsin de alsın bizi istiyoruz.

Kurumsal olarak da vatandaş olarak da ne yazık ki hiç bir doğal afete hazır değiliz. Birilerini suçlamak kolay. Sen “ x “ şahıs dersin ben “ y “ şahıs der sorumluluktan çıkarız. İdeolojik saplantılarımız, yancılığımız, yalakalığımız bizi sessiz ve tepkisiz kalmaya iter. Tepki versen şucu - bucu diye yaftalamaktan korkarsın. Korkarken de vatandaşlık olma vasıflarını kaybedersin !

İnsan gibi yaşamak senin de benim de hepimizin de hakkı. Bu yalnızca kader değil tüm bir toplumun şahsi tercihidir.
Ağlamak, şikayet etmek ve birilerinin kahramanlık devşirmesine izin vermeden hep birlikte bu kente sahip çıkmamız gerekmektedir. Cizre sahipsiz bir kent değildir. Geç olmadan yetkili kamu kurumları yerel idarelerle danışıklı olarak Muhtarlarımız ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın da sabaha bu felaketten zarar gören esnaf veya vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya ve sahiplenmeye de davet ediyoruz.

Unutulmamalıdır ki ; “ Bizi sürükleyen sel suları değil sahipsizliğimizdir “

Bu yazı toplam 202 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erkan ÖZKALAY Arşivi