İKTİSAT VE POLİTİKALARI

Günlük yaşamımızı derinden etkileyen ekonomik gelişmeler büyük bölümü ile makro özellikler taşımaktadır. Ekonomik kriz anında büyük bir sermayeye sahip olan kişi ile yoksulluk sınırındaki birey farklı ama etkileri açısından benzer tesirler yaşarlar. Dolayısıyla makro etkilerinin yanı sıra kılcal damara iner gibi mikro etkiler yarattığı günlük sosyal yaşamdan da göre bilmekteyiz. İktisadı bu aşamada önemli kılan en büyük veri bu bilimin hem sosyal hem de teknik bir bilim olmasından kaynaklı. Siyasal etkiler yarattığı gibi tarihte birçok savaşında nedeni olan faktör olmuştur. Bu açıdan üretim ve tüketim faaliyetlerini oluşturan ve oldukça önemsenmesi gereken bir alanı kapsar iktisat bilimi.

Tüm ülkeler dünya koşullarında kıt özellikler ihtiva eden kaynakların optimal bir şekilde kullanılması ile toplumsal refahı artırmaya çalışırlar. Refah artışı trendi yukarıya doğru çıktıkça yönetimler başarılı olur ve o ölçüde ülkelerde iç barış da sağlanır. Kaldı ki bilimsel görüşler kapsamında değerlendirdiğimizde tüm sosyal sorunların kökeninde aslında ekonomik sorunlar yatmaktadır. Doğrudan insanın temel yaşamını ve gereksinimlerini ilgilendiren iktisadi politikaların ve beraberinde getirdiği refah düzeyi topluma aynı zamanda huzur getirebildiği gibi diğer yandan dengeler korunmadığı zaman, kargaşa da getirecek kadar hassas bir özellik taşımaktadır. İktisat politikaları uygulamaları elbette salt bireyler veya siyasi makamlarca yerine getirilmez. Ekonomik politikaları birar iktisadi kurum niteliğindeki kuruluşlarca yerine getirilir. Dolayısıyla siyasi iktidarların başarısının arka planını tercih ettikleri kurum yöneticilerinin başarısı ile öne çıkarılan kuruluşların niteliği ile ilgili. Güncel sorunların çözülmesinde öncelik anlamında fiyat istikrarı mı sağlanması gerekiyor yoksa üretim mi arttırılmalı ? Adil bir gelir dağılımı için yapılması gerekenler doğru bir politika ile ne ölçüde gerekleri yerine getiriliyor ? Bu soru örnekleri siyasi yönetimlerin başarısının rotasını ve amacını da sergilemesi yönü ile önemli bir hususu oluşturur. Ünlü iktisatçı Joseph Stiglitz az önce dile getirdiğimiz karşılaştırmaların anlaşılması için şöyle der “Büyüme, başlı başına bir amaç değildir; yaşam standartlarını ve kalitesi arttırmak üzerine eğilmeliyiz.” Yazar görüşü ile daha çok sosyal politikalar yönü ile iktisadi yaklaşım sergilediği görülmektedir.

İktisatçılar veya siyasi yönetimler ekonomiyi yönetirken bilimsel iktisadi metod, iktisadi davranış, piyasa ve küresel ekonomi işleyişini de yakından izlemeleri global bakış sorununu ortaya koyar. Küreselleşen ekonomik koşullarda ülke ekonomileri artık büyük dünya ekonomisinin küçük bir hücresi durumunda. Anlık borsa işleyişleri, petrol, döviz ve altın fiyatlarındaki yükseliş ve azalışlara karşı ileriyi gören vizyon yönetsel organların olmazsa olmazlar durumunda. Dolayısıyla salt ulusal ekonomik dengelere hakimiyetten öte aynı zamanda küresel gelişmelere duyarlı iktisadi politika duruşu belki de artık en önemli strateji konumunda. Ekonomik kriz yaşayan ülkeler dikkat edilirse sorunu çözme konusunda ilk adımları iyi bir iktisatçı bulma arayışı olmaktadır. Özellikle uluslararası iktisadi kuruluşlarda, örneğin dünya bankası veya IMF’de görev yaparak bu konuda deneyim sahibi olması tercih sebebi olabilmektedir. Bunun da nedeni küresel ölçekte deneyim sahibi olması yönü ile uluslararası ekonomik dengeler kapsamında hızlı karar alma yetkinliği kriteri ilk akla gelen marifet.

İktisadi başarılar elbette toplumun refahını, kalkınmasını sağlayan önemli bir kriter. Ancak başarılar elde edilirken sosyal dengeyi sağlayan kriterlerin göz ardı edilmemesi önemli bir konu. Piyasa yönetimi sosyal dengeyi sağlayan niteliklere sahip olmalıdır. Piyasa dengesi sağlanırken insanca yaşam bu dengenin ağır bölümü olmadığı vakit çeşitli sosyal ve toplumsal sorunların çıkması kaçınılmaz olur.

Önemli imkanlara sahip kurum, kuruluş ve şirketler başarılarını sosyal sorumluluk projeleri ile taçlandırmalıdır. Ekonomik dengeler sosyal dengeler ile eşit koşul ve hızda gitmediği sürece kopuklukların yaşanması kaçınılmaz hale gelir.

Bu yazı toplam 56 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut BALTA Arşivi