Her Öğrenci Kendi Hikâyesine Karşı Parmak Kaldıran Kahraman Bir Öğretmen Hak Eder

Öğrenciyken öğrenilen,yaygın olan ve sözlü olmayan işaret, kişinin söz istemek için elini havaya kaldırmasıdır. Öğretmenler, sınıftaki gürültüyü minimumda tutmak istediği zaman öğrencilerin ellerini kaldırmasını ister. Tüm öğrenciler sorularını veya cevaplarını hep bir ağızdan söylerse ders işlenemez. Öğrencilerin yardıma ihtiyaçları olduğunu veya sınıfla bir şeyler paylaşmaları gerektiğini belirtmek için başvurduğu bu yola hep değer vermişimdir.
*
Bir cevabı veya bir fikri ağzından kaçırmak yerine saygıyla elini kaldırmak, erdemli bir davranıştır. Çocukken öğrendiğimiz, yaşlandıkça yerini “lafını balla kesiyorum" cümlesine dönüşen toplumun yazısız nezaket kurallarıdır söz istemek. Oysaki son zamanlarda öğrenciler hakkında bazı keskin gözlemler yaparken elini havaya kaldırıp "Ben! Ben! Ben!" diyen öğrencilerimizin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
*
İlkokulda bu sayı yüksekken ortaokul,lise ve üniversiteye doğru bir azalma yaşanıyor. Hem zıplayan hem parmağını kaldırıp heyecanla Ben! Ben! diyen çocuklarımıza ne oldu? Hangi ders bu azalan parmaklarla dertlenir? Nerede hata yaptık? Tüm bu sorunların gölgesinde heyecanını kaybetmiş çocuklarımıza çok şey borçluyuz. Özgüven eksikliği yaşayan çocuklarımız için özveriyle emek harcamalıyız.
*
Bu çocuklarımıza biraz da müfredat üstü yaklaşalım. Hiçbir müfredat bir öğrencinin gerçek hikâyesini barındırmaz. Ben müfredata bağlı kalmadan bir köşeye alınıp bana güvenen kahraman öğretmenimin eseriyim. Gönüllüsü olduğum eğitim kurumunda 3 saat kesintisiz ders dinleyen öğrencilerim, hocam tuvalete gitmeyi bile unutuyoruz dedirtmek için ekstra hiçbir şey yapmadım.
*
İlk gün onların hikâyelerini dinledim, 2. gün onların hikâyelerini unutmadan her biriyle konuşurken onların hikâyelerini hatırlayarak konuştum. Sorduğum sorulara parmak kaldıranlardan değil kaldırmayanlardan taraf tuttum. Tembeller sınıfı diye bir sınıf yok, fazla vakit ayrılmayan hikâyesi dinlenmeyen öğrenci topluluğu var.
*
Gerçeği, yeni nesil bazı öğretmenlerimiz maaş hesaplamaktan öğrencilerine nasıl zaman ayırır bilemiyorum ama ne yazık ki onlar da haksız değil. Elbette öğretmenlik mesleğinde emeğin karşılığı olmalıdır. Bu karşılık yeterli olur veya olmaz, sistemsel bir sorundur.
*
Bu sorunları öğrencilerine yansıtmadan öğrencileriyle birlikte öğrenen ve heyecanlanan öğretmenlerimizin emeğinin karşısında saygıyla eğiliyoruz.Bilginin yolunda öğrencileriyle birlikte yürüyen ve çocuklarımızın daha iyi bir insan olması için yardım edecek olan ilçemize atanan çiçeği burnunda tüm öğretmenlere teşekkür eder, başarılar dilerim.

Bu yazı toplam 735 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer AYDA Arşivi