Hayati Umut SÖNMEZ

Hayati Umut SÖNMEZ

GENÇLİĞİN EN BÜYÜK PROBLEMİ: DEPRESYON!

Her insan, kendi özünde bir dünyadır. Bu dünyanın bilgisine sahip olmak da bir hayli güçtür. Çünkü her insan, kapalı bir kutu gibidir. Bu kutuyu açığa çıkartmak veya onun bilgisine sahip olmaya kalkışmak, ancak bireyin kendisini, bize kendisini açabildiği kadarıyla yetiniriz. Bu bağlamda bireyin kendisini bize açması da yalnızca gönüllülük esasına göre olacaktır. Ki birey gönüllüyse kapalı kutunun kilidi, elimizde olur ve bizler de bu dünyanın bilgisine sahip oluruz. Şayet gönüllü değilse birey, bizler ne kapalı kutunun bilgisine sahip olabiliriz ne de bireyin dünyasına girebiliriz.

Kendisini çevresine açamayan her insan, artık dert küpüdür ve sıkıntılarını, problemlerini içine atarak biriktirir ve kendisini de toplumdan ayrıştırarak yalnızlaştırır. Ki kendisini toplumdan veya aileden ayrıştıran insanlar, kendilerini özel, hak sahibi ve eşsiz bireyler olarak görürler. Bu tür bireylerde kibir, öfke, kıskançlık, tembellik, oburluk, şehvet ve açgözlülük gibi nitelikler, onun değişmez özellikleri olur. Bu niteliklere sahip bireyin temel gayesi de genellikle “şöhret arayışı”nda olmasıdır. Böylelikle bu bireyler, ünlü biri olmak, iyi görünmek ve zengin olmak isterler.

Bu bireyler, “her şeyin en iyisini hak ediyorum” diyerekten bu yetmez, daha fazlasını isterim. Ben seksiyim. Kendime hayranım. Ben özelim. Bak bana! Evet, ben özelim ama herkes öyle. Ama herkes öyle olabilir mi? Ya da “herkes kendine göre özeldir” düşüncesine ne denmeli? Belki olabilir. Ama dünyanın 7 milyarlık nüfusuyla birçok türden özelle karşı karşıyayız demektir. Hem bu özelden çok, benzersiz olmak gibi gelir kulağa. Birçok kişi bu iki farklı sözcüğü birbirinin yerine kullanır. Özel olma, bir yıldız olmak ve özel (ki yalnızca farklı değil, herkesin gördüğünden daha iyi) muamele görmek anlamına gelirken benzersiz olmak, mutlaka üstünlüğü vurgulaması gerekmese de farkı vurgular. Benzersizlik genellikle çocuklara “Dünyada senin gibisi yok” benzeri sözlerle vurgulanır. Nitekim her insan özelse, yine de tüm insanlar özel olacağı için “özel” kavramının bir değeri kalmayacak. Bu demektir her insan özel değildir, her insan farklıdır ve kendi içinde bir dünyadır denmeli!

“Bugünün gençleri niçin bu kadar özgüvenli ve iddialı fakat bir o kadar da depresif ve kaygılı?” Aslında bunun en açık nedeni, anne-babaların, eğitimcilerin ve psikologların genç nesli pohpohlaması, “sen özelsin, sen değerlisin, kendini sev, hayallerinin peşinden koş, mutlu ol, umutlu ol, tutun hayata ve vazgeçme” gibi söylemler, genç neslin günlük hayatta iddialı, özgüvenli, inançlı olmasını sağlar. Nitekim hayatın acı gerçekliği karşısında bu nesil hemen de duramayıp tökezlemeye başlar yavaş yavaş. Bu pohpohlanmalar da kanıtı olur, genç neslin daha çok yalnızlığa, kaygıya, endişeye ve en önemlisi de depresyona meyilli olmasına.

Genç olmak; her dem kaygılı olmak, depresyona girmek, intihar isteği duymak ve ilaç almak anlamına gelmesin. Çünkü her insan farklıdır ve her insanın ihtiyaçları da farklıdır. Fakat genel itibarıyla genç nesil, sevgiye/aşka aç gibidir. Ve bugünün gençleri ev yemeği yemekten ziyade sıklıkla mesaj, telefon konuşması, facebook, instagram, tiktok gibi öğünlerden oluşan abur cubur yemeyi çok arzuladıklarından olsa gerek tercihlerini de bu yönde kullanırlar.

Tercihlerini mesajlaşma, telefon konuşması, facebook, instagram, tiktok iletisinden yana kullanan genç nesil, artık teknoloji ve sanal hayatın mezesidir. Sanal hayatın veya teknolojinin esiri olan nesil de artık nefes alıp veren yalnızlığın ölüsüdür. Bu bağlamda soyutlanma ve yalnızlık, endişe ve depresyona neden olur. Ortaya konan bir kucak dolusu delil, yalnızlığı, ruhsal sağlık sorunlarıyla ilişkilendirir. Sadece bekâr nesil değil, boşanmış bireyler de daha fazla depresyona girer veya ruhsal sağlık problemleriyle uğraşır. Mutsuz bir evlilik yürüten kişiler bile boşanan bireylerden daha fazla mutlu olur. Elbette ki birçok vaziyette boşanma elzem ve uzun vadede en iyisidir. Ancak bu vaziyet, insanların acı çekmesine ve depresyona girmesine neden olabilir.

Depresyon, gençliğin en büyük problemi olmakla beraber aslında her yaştan insanın bir sorunudur. Çünkü depresyona giren bir bireyin gözleri kördür artık görmez etrafındaki her şeyi ve tüm güzellikleri. Kendini sadece merkeze alır ve bu koskocaman dünyada yalnızca kendisinin kaldığını zanneder. Toplumdan, kalabalık ortamlardan kaçarak kendini dört duvar arasında yalnızlaştırır, aile kurumunu hiçe sayarak asıl sarılması gerekenleri de düşünmez bile depresyona girmiş vakazedeler. Bu vaziyetteki tüm vakalar yani bireyler artık tehlikelidir ve intihar kokarlar. Ve bilhassa toplumun özü olan ailelerini de görmez gözleri yani kendilerini yaşayan ölüler veya kendilerini gereksiz bireyler olarak görürler bir bakıma.

Şunu unutma genç adam ya da toplumun güzide ferdi, “aile önemli bir şey değildir, aile her şeydir.” Aç gözlerini, bak etrafına, sana kucak açmış ailen. Unutma sakın bu dünyada sırtını her dem dayayabileceğin yegâne şey ailendir. Boşuna endişe etme, bunalım sana uzak olur, yeter ki ayağa kalk ve kapıyı aç. Ailen ile doğadaki tüm güzellikler seni bekler. Ve hele hiç yalnız değilsin, toplumun özü, ailenin en değerli ferdisin. Çünkü dünya seninle güzel ve seninle anlamlıdır. Kov, kötü fikirleri zihninden. İyi düşün, iyisin ve senin rengin özeldir, apayrıdır, elzemsin bu topluma ve ailene!

Bu yazı toplam 460 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayati Umut SÖNMEZ Arşivi