M.Emin BOZKUŞ
ALEM ( GIREELIM ) DAĞI TEPESİNDE YÜZ YILLARDIR SÜRE GELEN ZEV-ZİYAFETİ
İşte bu dağın zirvesinde uzunluğu dört metreyi bulan bir zatın mezarı bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından büyük bir meşayih (Alim), veya veli olarak bilinir. Dağa adını veren bu zatın ismi Elım’dır. Mezarında kitabe bulunmamaktadır. Ve dilden dile günümüze kadar anlatıla gelmiştir.
İdil İlçesine 15 km uzaklıkta; yamacına kurulu olan Oymak köyünün güney batısında en büyük yükseltidir Alem Dağı. Namı diğer Gıre Elım. İdil ilçesine bağlı Oymak köyü sınırları içinde yer alır. Yanmış volkanik bir dağdır. Dağ ve çevresi bazalt siyah taşlarla kaplı. En tepedeki taşların kahir ekseriyeti delikli ve hafiftirler. Hatta bu hafif taşların bir kısmı suda batmazlar. Kuzey kısmında boydan boya geniş ve uzun bir çökerti oluşmuş. Bu alan zamanla sertleşmiş yekpare dev bir kaya şeklini alıştır. Hiç bir ot çeşidi bu alanda yeşermez. Bu boydan boya olan çukura köylüler “yılan yarığı”(xıjinoka mér) adını vermişler.
Dağın ovada en yüksek yer olması zamanın uygarlıklarını kendisine çekmiş. Tepesinde yerleşim alanları kurulmuş. Bu kurulan yapıların, ibadethanelerin izleri, kalıntıları hala mevcuttur. İdil ilçesi daha Mardin iline bağlı iken 1968 yılında Mardin’den görevlendirilen şahıslar Yeni Asur dönemine ait ( M. Ö. 8. Ve 7. Yüz yıl ) yüzeylerine oyulmuş mızrak tutan asker resimleri, boğa üstünde kral resmi, krallara sunulmak üzere tepsiler üzerinde yemek ikram eden bayan resimleri, ve değişik başka resimler olan stel-bazalt üç dev kaya insan ve binek hayvanları gücüyle Alem dağı tepesinden ipek yoluna indirilip Mardin müzesine götürülmüş. Halen Mardin müzesinin ön bölmesinde sergilidir.
İşte bu dağın zirvesinde uzunluğu dört metreyi bulan bir zatın mezarı bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından büyük bir meşayıh, veya veli olarak bilinir ve kabul edilir. Dağada ismini veren bu zatın adı Elım’dır. Mezarında kitabe bulunmamaktadır. Ancak çok eski olduğu mezarın etrafına örülen taşların üzerinde birikmiş kat kat yosunlardan anlaşılmaktadır. Ve dilden dile günümüze kadar anlatıla gelmiştir.
Mardin müzesinde sergilenen o kayalara nakş edilmiş ve krala sunulmuş ziyafetin bir devamı olsa gerek dağın zirvesinde yöre insanı hep ziyafet, zev tertiplemiş. Büyük dedelerimizden günümüze kadar dilden dile gelen anlatılara göre Alem dağında; Elım adındaki zata adanmak üzere her yılın Eylül ayında zév-ziyafet verilirdi. Zéva élım yüzyılların geleneği idi. Elli sekiz yıl öncesine kadar çevredeki tüm köy ve bucaklar her yılın Eylül ayında bu zévi gıré élımın zirvesindeki düzlükte yaparlardı. Çevredeki tüm köyler iş birliği yaparak günler öncesinden hazırlıklara başlardı. Yüze yaklaşan küçük baş hayvan kesilirdi. Yüzlerce kilo bulgur kazanlarda kaynatılırdı. Tutulan iki saka dağın aşağısında bulunan bira tuvé’den gün boyu iki katırla zirvedeki insanlar içsin ve diğer ihtiyaçlarında kullansınlar diye su taşırdı. Haberleşme aracı olarak da bir gün öncesinden gıré élımın dört köşesine; düşmüş, kurumuş asırlık meşe ağaçları gecenin erken saatlerinde dağın dört köşesinde üst üste yığdırılıp ateşe verilirdi. Ateşin alevleri kilometrelerce uzaklıktaki köylerden kasabalardan görünürdü.
Bu verilen ateş işaretiyle ertesi gün uzak köylerden akın akın insanlar gelip zeva élıme iştirak ederdi. Yapılan yemekler hep beraber yenildikten sonra yörenin ozanlarının kemençeleri eşliğinde halaylar çekilir, eğlenceler düzenlenirdi. Konulan hedeflere ( arménç ) nişancılar mavzerleriyle hedefi vurmak için atışlar yapardı., Gré élımın zirvesindeki düzlükte at yarışları düzenlenirdi. Bu tür etkinlikler gece yarısına kadar devam ederdi. Etkinlikler sonlandıktan sonra deléli yüksek bir ses ile birinci gelenin adını ve köyünü söylerdi ve davet edilirdi. Bu şahıslara ileri gelenler, ağalar ödüller vererek taltif ederdi.
Memleketimizin bu köklü ve tarihi geleneği maalesef yıllardır yapılmıyordu 58 yıl sonra 2022 yılında Şırnak Valiliği tarafından bir defa daha yapıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.