![Abdullah KALKAN](https://cdn.cizremgazetesi.com/author/3_b.jpg)
Abdullah KALKAN
AŞİRAN – MAŞİRAN
Son birkaç günden bun yana, özellikle akşam saatlerinde yemekten sonra birkaç çocuktan oluşan bir ekip evimizin kapısını çalarak hep birlikte, bir ağızdan;
“AŞİRAN, MAŞİRANNN….. XUDA Wİ DERİ BIKE HEFT DERİ “ diye bağırıyorlar. Bu korunun faslı bizden biri kapıyı açıp o çocuklara bir şeyler verene kadar devam ediyor. Çocuklar harçlık, şeker, yemiş….. Vs. hediyelerini alınca ayrılıyor.
Birileri bu uygulamadan veya çocukların bu dilenci vari hareketlerinden rahatsızlık duyuyor olabilir. Şahsen benim çok hoşuma gidiyor. Çocuk korosunun sesini her duyduğumda çocukluğuma gidiyor ve duygulanıyorum.
Tahmin edeceğiniz üzere çocukların “AŞİRAN-MAŞİRAN” etkinliklerinin kökeni “AŞURE” den türemiş ve kökeni Hz. Nuh. A.S. a kadar dayanıyor. Aşure etkinliği ve adı zamana yenik düşerek bizlere aşiran olarak kalmıştır.
Rivayetlere göre Hz. Nuh A.S. mın gemisi büyük tufandan sonra Cudi Dağı’nda durmuş ve Tufan sona ermiştir. Gemide kalan son 10 çeşit yiyecek bir arada pişirilerek yenmiş ve Arapça 10 anlamına gelen AŞRA dan esinlenerek adı aşure olmuştur. Bu yemek veya tatlı çeşidi o günden bu yana her yıl aynı döneme denk gelen gün ve günlerde pişirilir ve dağıtılır. Yaşı bizden biraz daha büyük olanlar daha iyi hatırlayacaktır ki bu yemek yine AŞRA dan yola çıkarak en az 10 tane haneye dağıtılırdı. Maddi durumu biraz iyi olanlar ise en az 80 adet haneye dağıtım yapardı. Çünkü bir rivayete göre de gemiden 80 kişi inmiştir. Bunların hatırasına da 80 hane olayı varlıklı ailelerin sürdürdüğü bir gelenek olmuştur.
Şimdiye kadar okuduğunuz bu yazı itibari ile uygulanan uygulama ve gelenekler tamamen anonim olup birçok Müslüman ülkede benzer şekillerde sürdürülmektedir. Beni ve bizleri ilgilendiren tarafı ise diğerlerinden farklı uygulanan ve tamamen kendine münhasır olan BOTAN AŞİRANI ve Cizre AŞİRANI dır.Kara çarşaf ile özdeşleşmiş olan u gelenek Mem u Zin filminde de seyircilere aktarılmıştır.
“AŞUR / AŞİRAN MURAD’tır”
Bizim geleneğimizde ise bu günler kutsal olarak kabul edilmiş ve murad arama, derdine çare bulma amacıyla uygulanmıştır. Çocuğu olmayanlar, evlenecek oğlu veya kızı olanlar, zindanda yakını olanlar, hastalığı olanlar…. Ki bu arttırılabilir. Derdi olanlar bu gün veya günlerde akşam saatlerinde kimse onları tanımadan onlara dua etsin diye kara çarşaf ve peçe giyerek en az 40 tane hanenin kapısını çalarlarmış. Kapıyı çaldıktan sonra ev halkından biri gelene kadar usulca bekler ve gelen kişinin onlara dua etmesini beklermiş. Bu uygulamada ortak dua ise “ALLAH MURADINI VERSİN “ şeklinde olurdu. Ev sahibi duasını ettikten sonra sadece gözleri görünen şahıs veya şahıslara imkânlar dâhilinde bir şeyler verir gönderirmiş.
Bu gelenek tamamı ile dua mantığına dayanırdı. Hani bizim kültürümüzde kırk kişi bir kişi için dua edince dua kabul olurmuş mantığı ile yapılmaktaydı. Bu geleneğin kısmen Cizre’nin o köklü ve geniş muzip kültürü de dâhil edilmişti. Bazı haneler kapıya gelenlere dua ettikten ve hediyelerini verdikten sonra onların üstüne su dökermiş. Bu su dökmenin mantığı da murad ararken çekilen cefaya yorumlanırmış.
Ben bu geleneğin bir kısmını yaşadım. Tek katlı ev kültürü yerini apartmanlaşmaya bırakınca bu gelenek te birçok geleneğimiz gibi yok olup gitti.
Günümüze kala kala taşrada ve tek katlı evlerin yoğun olduğu yerlerde çocukların bahşiş toplamak için yaptıkları Aşiran- Maşiran geleneği kaldı….Gelecek güzel katkılar yaparken bizi biz yapan geleneklerimizi de alıp gitmeye devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.