Abdullah KALKAN

Abdullah KALKAN

KUTSAL DİCLE'NİN KADİM GEÇMİŞİ

Bazı İslam âlimlerinin rivayetlerine göre Cennetten dünyamıza indirilmiş kutsal nehir olarak bilinen ve dört ülkeye yaşam veren Dicle Nehri hakkında bir şeyler yazmanın zamanı geldi sanırım.

Nehrin Sümerce ismi İdigna veya İdigina 'dır, akan su anlamındadır. Sonradan bu isim Almanyaca ti-gi-ra ve bundan sonra eski Farsçaya Tigra ve eski Yunanca Tigris olarak geçmiştir. Sümerce isim Akatçaya İdiklat olarak geçmiştir, bu isimde İbranicede Hiddekel, Süryanicede Diklat, Arapçada Dicle olmuştur.

Ülkemizde ki uzunluğu 530 kilo metreye varan. Türkiye, Suriye, Irak ve İran dâhil olmak üzere toplamda dört ülkeye havzası olan bu değerli tatlı su kaynağı hakkında maalesef yeteri kadar araştırma yapılmış değildir.

Dünyanın en eski yerleşim yeri olarak kabul edilen kadim Mezopotamya topraklarını bu denli verimli ve değerli kılan iki kutsal kardeş Dicle ve Fırat Nehirlerinin Sümer, Sur ve Babil mitolojilerinde çok önemli yerleri vardır. Her üç kadim medeniyette de bu kutsal nehirlerin yaratıcı tarafından cennetten yeryüzüne hayat vermek üzere gönderildiğine inanılır.

Özellikle Sümer Mitolojisinde tanrı Enki’nin bu nehirleri yarattığına inanılır. Efsaneye göre; Tanrı Enki’nin bu suları yeryüzüne taşımasıyla bereketli topraklar oluşmuş ve ilk insanlar bu topraklarda yaşamaya başlamışlardır.

İslam Dini inancında da Dicle Nehrinin cennetten geldiğine dair hatırı sayılır rivayetler mevcuttur. İslam Kültüründe yer alan bu inanç özellikle Dicle Nehrinin kutsal ve bereketli bir su kaynağı olduğuna dair bir anlayışı yansıtır. Yine İslam’a göre Cennette dört büyük nehir vardır ve bunlardan bir tanesi de Dicle Nehridir.

Bu inanç, Nehrin tarih boyunca birçok medeniyet ve kültür için önemli bir yer tutmasının nedenlerinden biri olarak görülür.Ayrıca mevcut rivayetler bu nehirin insanlara sunduğu yaşam kaynaklarının ve bereketin kutsallığını da vurgulamaktadır.

1960 yılına kadar sallar ile ülkeler arası ve özellikle bölgemiz genelinde çok önemli lojistik öneme sahip olan bu değerli su kaynakları hak ettikleri değeri görememektedir.

Dicle ve Fırat, sadece tarımsal zenginlik değil, aynı zamanda stratejik önemi nedeniyle de tarih boyunca pek çok savaşa sahne olmuştur. Büyük İskender’den Perslere, Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern çağın ulus devletlerine kadar pek çok güç bu nehirleri kontrol etmek istemiştir. Bu nehirler, hem bir yaşam kaynağı hem de bir güç sembolü olarak tarih sahnesinde yer almıştır.

Bu yazı toplam 300 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdullah KALKAN Arşivi