M.Emin BOZKUŞ
ŞEYH NURULLAH EL CEZERİ (K. S)’İN MAHDUMU HAZRET SEYDA İLE ANLAMLI BİR ZİYARET
Kayaya oyulmuş o geniş evi, kayaya oyulmuş o muhteşem camisi ve yine yekpare kayanın en zirvesine oyulmuş Pir Kureyş Ebülkasım’ın hılvethanesini gördüğümüzde o muhteşem manzarasının karşısında adeta cezbeye tutulduk.
Yakın bir tarihte telefonumda Hazret Seyda’ın aradığını gördüğümde; telefonumu açtım ve “keremke ezbeni” dediğimde: “ Hocam Almanya’dan Şeyh Seyda Hazretlerinin müritleri Cizre’ye teşrif buyurmuşlar, ayrıca İstanbul’dan da ayrı misafirler gelmiş. Ceddimiz Pir Kureyş’i ziyaret etmek istiyorlar, Pir Kureyş Ebülkasım’ın medfun olduğu mıntıkayı biliyorsun, sizlerin de iştirakiyle ziyaret etmeyi arzuluyoruz? Bunun için sizlere de hem rehberlik hem de yol göstermen için ihtiyacımız var?” Dedi. Tabi ki tereddütsüz bir ikram mesabesinde kabul ettim. Lakin daha önceki günlerde çok yağmur yağdığını bildiğim için, güzergahın kilometrelerce uzanan bir vadiler silsilesini takip ettiği, dere boyu olduğunu, su ve kaygan bir zeminin olabileceğini tahmin ederek Şeyh Hazret Seyda’dan biraz zaman istedim. Pir Kureyş Hazretlerinin Türbesine giden yol ne stabilize, ne de herhangi bir tesfiye işleminden geçmiş. Normal bir yaya yol. Hatta yaya yolunun da bazı kısımlarda izi kayboluyor. O yörenin bir iki insanından sordum haberlerinin olmadığı, lakin su ve çamur ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu bilgisini verdiler. Güzergah ana yoldan yaya iki saat mesafede. Bu bilgileri Şeyh Hazret Seyda’ya verdiğimde: “ Hocam bir pikap otomobilini de götürürüz. Dedemiz ziyaretine gitmemize müsaade eder kanaatindeyim.” Dediğinde “beli ezbeni” dedim. Gerçekten Hazret Seyda’nın Ceddi Ebülkasım ziyareti büyük bir kerametle kabul buyurdular. Ne gidiş yolculuğunda, ne de geliş yolculuğunda hiçbir zorluk görmedik. Barekallah! (Allah mübarek etsin; hayırlı uğurlu olsun)
Pir Kureyş Ebülkasım’ın Türbesi (mezarı) İdil, Dargeçit ve Midyat üçgeninde üç dağın birbirinden ayrıldığı-kesiştiği derin meşe ağaçlarıyla kaplı üç vadinin arasındaki alandadır.
Pir Kureyş Ebül Kasım; Şeyh Hazret Seyda’nın Dedesi Şeyh Said Seyda El Cezeri’nin Dedelerindendir. Şeyh Seyda El Cezeri 1889 yılında (H.1309) Cizre’de doğmuştur. 1968 yılında yine Cizre’de vefat etmiştir. Nakşibendi Tarikatının Halidiye kolunun Şeyhidir Said Seyda El Cezeri Hazretleri. Mevlana Halid-i Bağdadi Nakşibendi Tarikatının Halidiye Kolunun kurucusudur. Mevlana Halid 1779 yılında Irak’ın Süleymaniye Şehrinde doğmuştur. Bediüzzaman Said Nursi Üstadım dediği kendisinden önceki zatların arasında Mevlana Halid Hazretlerini de sayar.
Pir Kureyş Ebül Kasım’ın ziyaretine gelen; Almanya’nın Stuttgart Şehrinden Şeyh Seyda El Cezeri’nin Medresesinin Müderrislerinden Muhammed Ferhad Yavuz Hoca, Almanya’da ki Şeyh Seyda Medresesi talebelerinden Sinan Kılıç, Fırat Arslan, yine Almanya’dan Tarık Buluç. İstanbul’dan Cüneyt Varol, Enes Varol ve kaptanımız Saffet Yural ile yola çıktık. Türbeye baya mesafeli olan vadinin kenarında arabadan (pikap) indik. O vadinin tertemiz havasını soluya soluya geniş düzlükte ki Türbeye vardığımızda birer Fatiha okunarak kubbenin kapısından içeriye girdik. Misafirler epeyce temaşadan sonra Almanya’dan gelen misafirlerden Müderris Muhammed Ferhad Hoca Pir Kureyş Ebül Kasım’ın baş ucundaki kitabesindeki Arapça yazıyı Türkçeye çevirerek sesli bir şekilde: BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM BU FAZİLETLİ ŞEYH EBÜLKASIM VE OĞLU KUREYŞ VE ONUN OĞLU KUREYŞİN KARDEŞİ EBUBEKİR ALLAH ONLARA RAHMET EYLESİN.. Dedikten sonra;
Büyük bir saygı ve hürmet ile Pir Kureyş Ebülkasım’ın kabrinden, kubbeden ayrıldık. Türbeden derenin karşı tarafında takriben yüz metre güneyinde bulunan yekpare bir kayaya oyulmuş evi, camisi ve halvet hanesine hareket edildi. Asırlık meşe ağaçların altından geçerken sessizliği üç vadiden esen rüzgar adeta Hu nidalarıyla taçlandırıyordu. Bu rüzgar uğultusu adeta iliklerimize kadar nüfuz ediyordu desem mübalağa etmiş olmam. Yöre halkının sosin ismini verdikleri soğukta büyüyen siyah saplı sarı yapraklı kış çiçekleri adeta her yerden fışkırmışçasına o esen rüzgara eşlik ederek muhteşem bir titreyiş sergiliyordu. Kayaya oyulmuş o geniş Evi, kayaya oyulmuş o muhteşem Camisi ve yine yekpare kayanın en zirvesine oyulmuş Pir Kureyş Ebülkasım’ın Hılvethanesini gördüğümüzde o muhteşem manzaranın karşısında adeta cezbeye tutulduk! Manevi bir iklimin içerisinde kaybolduk. Hayalhanemiz Pir Kureyş Ebülkasım’ın bin yıl öncesinde yapmış olduğu ibadetler, Küffara karşı tasarladığı harp planları gözlerimizin önünden geçirdi. Herkes gözlerini kırpmadan dakikalarca seyre dalmıştı ki Hazret Seyda’nın AllahuEkber, Esselamünaleyküm ey Ceddim Pir Kureyş Ebülkasım!! sesiyle hepimiz hayal dünyamızdan halı hazırdaki durumumuza dönüverdik. Şeyh Seyda Hazretlerinin Stuttgart Medresesinin Müderrisi Muhammed Ferhad Yavuz ellerini kapının girişindeki kayalarda gezdirerek dedi ki “ Pir Kureyş Ebul Kasım’ın mübarek elleri buralara değmiştir. Ziyaretçilerin hepsi başlarıyla Müderris Muhammed’i tasdik etti.
Her şeyin bir nihayeti olduğu gibi bizimde bu günün anlamlı ve mübarek ziyaretin sonuna gelindiğini, artık dönüş vaktinin gelip çattığını, güneşin pençelerini üç dağdan biri olan batımızdaki dağa değdirmesi ile anladık ve aracımıza doğru dönüş yoluna koyulduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.