YARBAŞI KÖYÜ VE CEHENNEM DERESİNİN GİZEMLİ GEÇMİŞİ

Cehennem deresi ve vadisinin sessizliğini, yekpare dev kayalara konmuş andelip sesleri sadece bozuyordu. Bülbüllerin o muhteşem ve keskin sesi defaatle yankı yaparak tekrar kendisine, kendilerine dönünce… Adeta insanı büyülüyordu.

Ulaşımı zor, dik yamaçları olan, çok engebeli arazisi yapısından dolayı olacak ki adı cehennem deresi konulmuş. Daha yakın bir tarihte Yarbaşı (Hespıst) köyünden dereye yani vadiye ancak altı yüksek araçların kullanabileceği bir yol yapılmış. Keskin virajlar, dik yokuşlarla dolu zahmetli ve meşakkatli bir yol. Köyden dereye yaya yol mesafesi ise bin metreden daha az. Ancak araba yolu iki üç km’yi buluyor. Dik bir yokuş olduğu için yola çok viraj konulmuş. Derenin İdil merkezine uzaklığı ise dokuz km’dir.

İdil ilçesine bağlı Yarbaşı köyünün kuzeyinde vadinin tümünü gören bir bazalt kayalık bulunmaktadır. İnsan o kayaların üstüne çıkıp vadiyi temaşa ederken; hele mevsim bahar ise ve hava açık ve bulutlar seyrek ise adeta büyüleniyorsun. O muhteşem ve heybetli kanyon dünyanın en büyük bir çanağı, bir kevgiri şeklini alıyor adeta. Kuzey doğusunda Gabar ve Fındık dağları. Tam kuzeyinde Botan çayının aralarından kıvrıldığı Mava dağları ve Dargeçit dağlarını temaşa etme fırsatını buluyorsun. O muhteşem manzarayı seyretmek, temaşa etmek bir nasip ve ayrıcalıktır.

whatsapp-image-2024-08-02-at-14-13-35.jpeg

Vadinin en aşağı yerine vardığında; yani Cehennem deresinin en dibine indiğinde; güney tarafına bakınca karşında kireç taşından hiçbir tarafında bir kırık dahi oluşmayan; yüksekliği tahminen dört yüz metre, uzunluğu en az üç km bir yekpare kaya ile karşılaşıyorsun. O dev kayanın orta kısımlarında boydan boya insan eliyle yapılmış yüz kadar mağara evlerini görüyorsun. Vadinin dibinden ta o mağara evlerine kadar; yine kayaya oyulmuş merdivenlerin basamaklarını görüyorsun. Yekpare kayanın en üstünde “oli” diye adlandırılan tek başına bir mağara evi var. Kayanın sol bölümünde dik bir merdiven ile çıkılan “habisa” diye adlandırılan uçurum tarafı yıkılmış sağlı sollu kayaya oyulmuş on kadar dükkan-belt var. Dükkanların orta kısmı bu günkü yol gibi yapılmış. Görünüşü bir pasajı andırıyor. Yöre halkı zaman içerisinde o dev yek pare kayaya değişik isimler vermiş. Mıra Navé, Mıra Mla Şeyh, Mıra Ğanokan gibi adlar. Cehennem deresi ve vadinin sessizliğini, yekpare dev kayalara konmuş andelip sesleri sadece bozuyordu. Bülbüllerin o muhteşem ve keskin sesi defaatle yankı yaparak tekrar kendisine, kendilerine dönünce… Adeta insani büyülüyordu.

Vadinin içerisinde Dicle Nehrine uzaklığı on km olan sekizi büyük on beşi küçük; toplam yirmi üç su kaynağı bulunur. Bu su ile yakın bir tarihe kadar 30 kadar su değirmeni çalışır vaziyette idi. En faal değirmenin adı “aşé ako” imiş. Bunlardan büyük su kaynaklarının adları şöyledir: Kaniya Masiya, Bérma Kaf, Ebir Şıkaki, Aşé Ğanoka, Çémzeng, Künéf’tar, Sérsalk ve Mıkıltaht. Bu su kaynaklarında köylülerin isimlendirdiği dokuz çeşit balık bulunuyor. Bunlar: Duvsork, pahnéki, devzer, şorabani, bıreki, tortora, zırzırk, devferah ve reşoke. Balıkların büyük ekseriyeti Kaniya Masiyade bulunur. Eskiden Yarbaşı köylüleri sıra ile her gün yedi hane balık tutmak için dereye inerdi. Bu yedi hane o gün tutmuş oldukları balıkları kendi aralarında eşit bir şekilde paylaştıktan sonra İdil pazarına götürüp satarlardı. İlginç bir detay daha her yıl Eylül ayında bu su kaynaklarında yaşayan balıklar göç eder ve bunların nerelere göç ettiklerini kimse bilmez. Bu su kaynaklarına her yılın Nisan ayında aynı balık türleri tekrar geri dönerler.

whatsapp-image-2024-08-02-at-14-13-35-1.jpeg

Bu muhteşem vadinin içinden doğan 23 su pınarı; bin yıldan beridir bir saniye dahi ara vermeden 10 km uzağındaki Güçlükonak’a yakın bir yerde Dicle Nehriyle buluşup kadim şehir Cizre’ye, oradan da Mezopotamya ovasına iner, Bağdat yakınlarında Fırat nehrine 35 km yaklaşır, oradan da Basra’nın 64 km yukarısında Fırat Nehri ile birleşerek Şatt’ül-Arab ismini alır ve Basra körfezine dökülür.

Böyle muhteşem, böyle heybetli vadilerin mutlaka bir veya birden çok efsanesi de vardır. İşte Cehennem deresinin de cinlerle ilgili bir efsanesi dilden dile günümüze kadar gelmiştir. Efsane şöyle: Rivayetlere göre vadinin en derin ve ulaşılması zor olan bir yerinde kocaman bir kaya deliğinde cinlerin bir değirmeni varmış. Her yılın bahar aylarında bizde ki su ile çalışan değirmenler nasıl ses çıkarıyor ise onların değirmenleri de çalıştığında aynı sesi çıkarıyormuş. Yarbaşılı yaşlı köylülerin çoğu biz küçük iken o deliğe yaklaşıp cinlerin değirmenlerinin sesini dinlerdik diyorlardı.

Bu yazı toplam 306 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
M.Emin BOZKUŞ Arşivi