Ömer AYDA
Sıfır Engelli
Bugünlerde mesaj kutuma bizi de yazar mısın? Diyen üniversite adayı özel bir insanla tanışmanın mutluluğunu yaşadım. Zozan’la bir parkta oturup uzun uzun sohbet ettik. Zozan, bana mezuniyet fotoğrafını gösterirken havaya atılan kepi hayal ettim. Kepi havaya fırlattın mı dediğimde evet, hem de gökyüzünde kaybolan bir kep fırlattım dedi.
*
Zozan 7 kardeşin en büyük kızıdır, hem bir abla hem kadın hem de artık üniversiteye gitmek isteyen Psikolog adayıdır. Zozan, eğitim mücadelesini anlatırken kendi engelinin dışında yaşamındaki diğer tüm engelleri de şöyle sıraladı: Yıllar önce bu şehirde 1-2 otobüste engelli rampası vardı ne yazık ki şoförlerde Bel fıtığı yaptığı gerekçesiyle kullanılmamaya başlandı.
*
12 yıl süren eğitimimde okula gidiş gelişlerde başta ailem olmak üzere arkadaşlarım bana yardımcı oldular. Okulların 2. katı kimimizin hayali oldu, bizde eğitim zemin katta başlayıp orada bitiyordu.
*
Dershanelerin kapatılacağı dönemde herkesin kaygısı dershaneyken bizimki ise kurumlardaki engelli rampasıydı. Özellikle bazı sağlık ocaklarında engelsizler bile güçlük çekerken biz ayağımıza gelen doktorlara mahcup düşüyorduk, tabii o inceliği düşünüp gelen doktora. Engellilerin haklarını savunan partilerin binaları bile trajikomikti. İlkokulda, bahçeye çıkmak isteyip de çıkamıyorduk, Beden Eğitimi derslerinde sınıfta kalmak zorunda kalıyordum bunun yanı sıra okulun gezilerine katılmamanın yanında en doğal hakkım olan okulun asansörünü bile ne yazık ki kullanamıyordum. Okuldaki devamsızlıklarımın çoğu kaytarmaktan değil de gidememekten kaynaklıydı. Ben devamsızlığı dert etmiyordum, gitmediğim günler, gidemediğim günlerdi. Zozan’ın Cudi Dağı’ndan büyük dertlerini yazmak benim için bir yük değil ama trafikte kırmızı ışıkta beklerken bile sabırsız kalan insanlarımızı düşününce yazıyı kısa tutmaya özen gösterdim.
*
Sözü, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne getirdim. Zozan’ın kendi deyimiyle biz 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, yanında hatıra fotoğrafı çekilen toplumun bir güne sığdırdığı insanlarız diyor. Onun dışında arabasını kaldırımda park eden ile bizimle fotoğraf çekenin aynı insan olduğunu görmek yaşamımdaki tüm engellerimi unutturdu. Zozan’a hikâyesini anlatırken hüzünlenmeden, sıkılmadan ve dişlerini sıkmadan anlatabilmenin rahatlığını sorduğumda; inanç, irade ve hayal kurma cevabını verince aslında onun ne kadar engelsiz olduğunu anladım. Zozan’ın diyecekleri bitmedi, bir de Cizre’deki Engellilerin yaşadıklarını anlattı. Cizre’de en doğal haklarını, bağırmadan alamadıklarını söyledi. Kendisi gibi engelli olan Muhammed’in okul yolundaki çakıl taşları bile sosyal medyada dolaşmadan çözülmediğini belirtti. Tekerlekli sandalye ile şehir içi dolmuşa binmek bile bir hayaldir. Çünkü bazı dolmuşlarda 16 oturan, 0 ayakta ve 0 engelli yazıyor. Yani yine iş 3 Aralıktan 3 Aralığa dertlerimizi anlattığımız ve aslında bize sahip çıkıyormuş gibi yapan insanlara kaldı.
*
Bazı konulardaki samimiyetsizlikleri dudaklarından akıyor. Her 3 Aralıkta haber sitelerini açar bizimle ilgili olan haberleri hikâye niyetine okurum, hikâye diyorum çünkü birçoğu hikâyeden sınırlı kaldığını söylüyor. Zozan aynı zamanda Engelli Aktivisti olup Cizre Engelsizler Spor Kulübü Derneğinde Disiplin Kurulu koltuğunda oturuyor. Neden disiplin, diye sorduğumda da bu mücadelemizde “mış” gibi yapanlara karşıyım. Mış gibi yapmak tanımını eminim çok duymuşsunuzdur. Kısaca; göründüğü gibi olmama hali olarak tanımlayabiliriz derken bu mış gibi yapmak, aslında maharet ister. Bu yüzden herkes beceremez. Çünkü içinde abartı, yalan ve rol olduğunu ifade ederken kitabın ortasında konuşuyormuş gibi hissettim. Zozan çayı şekerli içer, Cizre’deki sorunları da acılı acılı anlatırken bölgemizdeki engelli bireylere çok az desteğin olduğunu söylüyor.
*
Bir kolumuz ya da bir ayağımız kısadır diye eşitlik halkasından mahrum edilmenin en büyük eşitsizlik olduğunun altını çiziyor. Her şeyi bir kenara, cennete giden merdivende hepimizin eşit olduğunu da hatırlatıyor. Son olarak sözlerinde onunla fotoğraf çekmek isteyenlere bir de çağrıda bulunuyor. Yılın 365 günü bizimle fotoğraf çekmek istiyorsanız derneğimize gelip bir çay içebilirsiniz. Çayımız bedava, dernek olarak da maddi hiçbir beklentimiz yoktur.
*
Sadece Zozan’ın değil birçok arkadaşın hikayesi bizi güçlendiriyor. Özel ihtiyaçları olan insanları, başarısızlığa uğratacak engellerin kaldırılması için ben kalemimle siz de onlara destek olarak yanlarında olabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.