Abdullah KALKAN
YALNIZLAŞAN CİZRE
Cizre’mizde yozlaşmaya başlayan gençlik, artan kavgalar, kuşaklar arası ve aile içinde azalan saygı ve bitme noktasına gelen akrabalık, dostluk, komşuluk ilişkileri hepimizi kara kara düşündürmelidir.
Yüzyıllara meydan okumuş kadim Cizre, tarih sahnesinde kurulduğu ilk günden bu güne kadar hep ezber bozan bir yapıya sahip olmuştur. Tarihe mal olmuş ve isimleri ölümsüzleşmiş olan birçok ünlü düşünür, filozof, gezgin ve tarihçiler bu kadim memleket ve bereketli topraklardan hep ilham almışlardır. Cizre ile alakalı olan birçok eserde bu memleketten bahsedilirken, burada yaşayan insanların birbirlerine çok düşkün olduklarını, akrabalık ilişkilerinin çok güçlü olduğunu yazmışlardır.
Ehemmiyetinde bir anlayış içerisinde düşündüğümüzde benim Cizre’m, senin Cizre’n veya ötekilerin Cizre’si yoktur. Tek bir Cizre ve tek bir Cizre gerçeği vardır. Bu ortak Cizre de var olduğu ilk günden bu güne kadar saygı ve sevgi ile gelebilmiştir.
Defalarca yakılmış, yıkılmış ve virane olmasına rağmen bu kadim şehir her seferinde tekrar küllerinden küllerinden var olmuş tarih sahnesinde ki elit yerini koruyarak ilham kaynağı olmaya devam etmiştir.
Geçmişin Cizre’sinden bu günün Cizre’sine geldiğimizde ise bu kadim memleketinin artık gerçek düşmanlarının savaşlar ve yıkıcı doğa olaylarının olmadığını, gerçek düşmanın maalesef Cizre’li anaların doğurduğu, teknolojiyi yanlış yorumlayan, yalnızlaşan ve yozlaşan yeni kuşağın içerisinde bulunduğu bir takım yanlış tutum, davranış ve yaşayış biçimi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Son zamanlarda artan intihar olayları, tarihte hep ilim ve irfan yurdu olmuş olan bu değerli memlekette başımıza musallat olan uyuşturucu belası, sosyal medya üzerinden dağılan iğrenç teşhir görüntüleri, bireyler ve aileler arasında artan büyük kavgalar bu konuda artık ciddi adımlar atılmasını elzem hale getirmiştir.
Cizre’li ana, babalara ve özellikle genç kuşağa çok büyük bir sorumluluğu üstlenme vazifesi almak düşmüştür. Hepimizin sadece bir tane Cizre’si olduğunu unutmayalım. Cizre, kimimiz için Habur Sınır kapısından mütevelid bir geçim kaynağı, kimimiz için Hesen Cizravi ve Mehemed Arif gibi üstatlarımız münasebeti ile bir sanat merkezi, kimimiz için ise Mem u Zin’in ölümsüz destanı münasebeti ile ilahi aşkların diyarı olabilir.Her ne olursa olsun tarih kadar eski olan bu kadim memleketin küçük beyinlilerin isteği doğrultusunda yanlış kulvarlara yönlendirilmesi hepimizin vicdanlarını sızlatmalı ve bizleri harekete geçirmelidir.
Unutmayalım ki bizler kadim bir geleneğin temsilcileriyiz. Damarlarımıza basıldığında aslanlar gibi şaha kalkabiliriz. Unutmayalım ki bizler Hz. Nuh (A.S.) un torunlarıyız. Hepimizin ortak geleceği için devasa gemilerde buluşabilir ve birikimlerimlerimiz ile bütün yanlışları süpürebiliriz. Ve yine unutmayalım ki bizler Ebul İz’in torunlarıyız. Dünyanın karanlıklar içinde yüzdüğü bir dönemde tüm insanlığı aydınlatacak buluşlarımızla yine ilham kaynağı olmaya devam edebiliriz.
Benim değil ve ya bizden değil bana ne demek çözüm değildir. Sessiz kaldığımız sürece saymış olduğum tüm bu kötülüklerin yuvalarımıza bir adım daha yaklaşacağını unutmayalım. Hepimizin ortak geleceği için birleşmek ve ortak hareket etmek zorundayız. Güzelim Cizre’miz hep güzellikleri hak ediyor çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.