Abdullah KALKAN

Abdullah KALKAN

ZİBARE (iMECE)

Günümüz komşuluğu, akrabalığı ve yardım anlayışı ile eskiden köylerde yapılan zıbare yani imece anlayışını kıyasladığımızda siyah ile beyaz kadar birbirine uzak olan uzaklaşmış, kopuk ilişkiler ve yalnızlaşmış, monotonlaşmış toplumlar ile karşılaşırız.
Altı yaşıma kadar bir köyde yaşadım. 70 yılların teknolojisi ve araç azlığı ile sadece insan ve hayvan gücüne dayalı tarım ve gündelik yaşamdan aklımda kalanlar ile şimdiki hayatımızı kıyaslayamayacak kadar tezat durumlara tanıklık ediyorum.
Düşünsenize onlarca dönüm tarlanın sürülmesi, ekilmesi, biçilmesi ve sonrası. Bu süreci aile içerisinde bulunan iki üç insanın yapması nerede ise imkansıza yakın ya da her bir işlemi aylarca sürecek kadar uzun sürecektir. İşte tam da bu noktada eski insanlarımızın o takdire şayan yardımseverliği devreye girerdi.
Örneğin köyde hangi evin buğdayı biçilecekse ta sabah namazından itibaren insanlar o evin önünde toplanır tarlaya giderlerdi. Daha güneş doğmadan tarlaya varılırdı. Erkekler ellerinde oraklar tek sıra halinde büyük bir uyum içerisinde buğdayları biçer ve ellerinde biriken bağları arkaya koyarlardı mahir kadın ve kızlar da bu buğday bağlarını GIDiŞ denilen şekilde bir alana istif yaparlardı. Bölgenin kavurucu güneşi altında yapılan bu faaliyet mırın kırınlı ve gönülsüz yapılmaz üstelik düğün havasında geçerdi. Erkekler stran söyler kadınlar ve kızlar da bu stranlara eşlik ederdi. Öğlen yemeğinde mütevazi bir öğlen yemeği ve tekrardan oraklar elde buğday biçimi devam ederdi.
iş bununla bitmezdi. Biçilen ve gıdiş haline getirilen buğdaylar katır sırtlarında Bender denilen ortak alanda toplanır ve daha sonrasında yine katırların arkasına bağlanan cendereler ile dövülürdü. Dövülen sap ve saman karışımı rüzgarlı havada mehlep denilen bir çeşit kürekle rüzgara savrulur saman ayrı buğday ayrı olmak üzere değişik alanlara taşınırdı. Bu saydıklarımı bir iki kişinin bitirmeye çalıştığını anlamak mümkün mü. İşte tam bu sırada o birliktelik ruhu devreye girer bu karmaşık işlemler düğün dernek kıvamında geçerdi.
Günümüze geldiğimizde ise aynı apartmanda oturan komşuların bırakın birbirlerine yardım etmeyi birbirlerini tanımaktan aciz bir durumdalar.
Hal böyle olunca dostluk, komşuluk ve akrabalık ilişkileri de bitme noktasına gelmiş durumdadır.
Umarım eskisi gibi olmasa bile en azından komşuluk ve akrabalık adabını unutmayız.

Bu yazı toplam 592 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah KALKAN Arşivi