Abdulaziz BİLGE
CİZRE KAYMAKAMINA MÜFTÜ MAHMUT BİLGE’NİN ESERLERİNİ TAKDİM ETTİK
Geçen gün Cizre Kaymakamımız Sayın Ahmet Vezir Baycar Beyefendiyi, Halk Bank Cizre Şubesi Müdür Yardımcısı Cüneyt Bilge abim ile makamında ziyaret ettik. Cizre’de görevinin beşinci ayını doldurmuş olan Baycar, ilim ve irfan dolu kadim şehir Cizre’mize olan derin merakı, ilgisi, şehrin efsunlu geçmişini her geçen gün daha iyi tanımasına vesile oluyor. Hz. Nuh’tan (as) Ebul İz EL Cezeri’ye ondan Molla Ahmed El Cezeri’ye ve ondan günümüze kadar uzanan dini, tarihi ilmi sayısız şahsiyetlerin neş vu nema bulduğu, “Hz. Nuh’un (as) kabul olmuş duası Cizre…
Sebebi ziyaretimiz, Sayın Kaymakamımızın dedem eski Cizre Müftüsü Molla Mahmut Bilge’yi daha yakından tanıma, bilme isteğiydi. Dolayısıyla Cizre’nin ilim erbaplarını yakinen mütalaa ve müşahede etme efkârı, bu ziyaretimize bir vesile olmuş oldu. Bilhassa eski Cizre Müftüsü Molla Mahmut Bilge’nin o dönemde basılmış eserlerini görüp inceleme isteğine binaen kemali memnuniyetle kendisine bu eserleri takdim ettik. Bu eserler “Ay Risalesi”, “Resulü Ekremin Nüfus Hüviyet Cüzdanı”, “Nuh ve Tufan” ve “Yezidiler” adlı eserleriyle. Elbetteki Müftü Beyin hiç kuşkusuz en dikkat çekici eseri “Ay Risalesi” adlı eseriydi. Sayın Kaymakam Beye bu eserin sebebi telifini arz ettik. Müftü Molla Mahmut Bilge öncelikle bu eseri neden yazdı? O dönemlerde, Soğuk Savaş yıllarında ülkeler arasındaki dengeleri göz önünde bulundurduğumuzda bu dengeler artık uzaya kadar taşınmıştı. İnsanlar şunu soruyordu, peki insan Ay’a çıkabilecek midir? Bu hem dinen hem de fennen mümkün müdür? Müftü Molla Mahmut Bilge, gittiği her yerde devamlı bu sorunlarla karşılaştığını ifade eder. Bütün bu sorulara bir toplu cevap mahiyetinde Ay Risalesi adlı eserini yazdığını ifade etmektedir. Ay Risalesi’ni 1959'da yazmıştır. Fakat kitabı basma imkânını Ankara'da 1963'te bulmuştur. O arada hac vazifesini yerine getirmek için hacca gittiğinden daha sonra kitabı basma imkânı bulabilmiştir. Bu yüzden basım tarihi 1963 yazsa da aslında kitap yazılmış ve bitmiş haliyle 1959 yılındadır. Yani insanın aya çıkabileceğini, çıkacağını, aya çıkılmadan tam on sene önce delilleriyle ortaya koymuş ve nihayet insan aya 1969’da çıkmıştır. Müftü Beyin “Ay Risalesi” hakkında Molla Mahmut Bilge’nin fotoğrafıyla birlikte başlıkta “Cizre Müftüsü: İnsanların aya gitmeleri an meselesidir” şeklinde yayınlanan 21.05.1961 Tarihli Hürriyet Gazetesi’ni de Sayın Kaymakam Beye sunduk. Kaymakam Bey, bu tarihi belgeye büyük bir önem gösterdi.
“Resulu Ekremin Nüfus Hüviyet Cüzdanı”, “Nuh ve Tufan” ve “Yezidiler” adlı eserleri de sebebi teliflerini izah edip, eserler hakkında kısaca bilgiler sunarak kendisine takdim ettik. Kaymakam Bey bu eserleri inceleyeceğini söyledi. Şırnak Üniversitesi’nin “Şark Uleması” adlı projesi için Müftü Bey'in hayatı üzerine yazmış olduğum makalemi de sayın Kaymakam Beye takdim ettim. Böylelikle konu ile ilgili belgeleriyle daha detaylı bilgi sunmuş olduk. “Resulu Ekremin Nüfus Hüviyet Cüzdanı” adlı eser de Kaymakam Beyin dikkatini çok çekti. Eserle ilgili sorularını yanıtladık. Kaymakam Bey, bize bu eserin isminin ve eserin tarzının özgünlüğünü ifade etti ve ayrıca Müftü Mahmut Bilge’nin müftülükten önceki görevi olan nüfus memurluğunun son işlemini yaptığı “nüfus hüviyet cüzdanı”nın efendimizle görevini sonlandırması çok manidar olduğu ifade ettiler. Ayrıca bir dönem bölgemizde yaşayan ve şimdi az da olsa varlığını sürdüren Müftü Beyin “Ezidiler “ hakkında yazmış olduğu eser de dikkatlerini çekti ve hemen ön sözünü okudu.
Başta Müftü Molla Mahmut Bilge olmak üzere Cizre’mizin âlimleri, Cizre’nin önemli bazı tarihi mekânlarıyla ilgili süren sohbetimizde Cizre Kaymakamımız Sayın Ahmet Vezir Baycar Beyefendi, kendilerinin de bilhassa eski kitapların kıymetini çok iyi bildiğini zira dedesine ait en az on bin kitabın bulunduğu bir kütüphane olduğu ifade ettiler. Ayrıca Müftü Beyin eserleri gibi kıymetli kitaplar dünyaca meşhur Amerika Birleşik Devletleri’nde olan Harvard Üniversitesi’nde de bulunduğunu, orada akademisyen olan kardeşinin vesilesiyle haberdar olmuş olduklarını da ifade ettiler. Sayın Kaymakamımız Cizre’mizin âlimleriyle tarihle kültürüyle ilgili bazı projelerinin olduğu da ifade ettiler. Bizler de Sayın Kaymakamımızın Cizre’mizin değerli şahsiyetlerini yakından tanımaya, hayatta olanları ziyaret programlarına katma çalışmasını, gayretlerini yakinen görmüş olduk. Kendisinin bizleri yakın bir alaka ve misafirperverlikle makamında ağırlamasından bizlerin çok memnun olduğunu belirtmek isterim. Cizre Kaymakamımız Sayın Ahmet Vezir Baycar Beyfendi’nin Cizre’ye ve dolayısıyla Cizre’de yetişmiş önemli şahsiyetlere olan ilgileri bizleri mutlu etti. Kendisine buradan bu vesile ile teşekkürlerimi sunarken son olarak da Kaymakam Beyin çok hoşuna gittiği ve ona Müftü Molla Mahmut Bilge ile ilgili çok meşhur olan “Edison Cennete girecek mi?” sorusunu merak eden dönemin Silopi İlçe Kaymakamı, hakimi, savcısı ve beraberindekilerin Müftü Beyle olan münazarasından naklettiğim bir hatırayı belirtmek isterim.
“Edison Cennete girecek mi?”
Sene 1960’ların sonu. Silopi o yılın Nisan ayında ilçe olmuştu. Silopi İlçe Kaymakamı, İlçe Jandarma Komutanı (Yüzbaşı) Hâkimi, Savcısı ve Doktoru, sohbet ederken mevzu elektriğe, oradan da Edison’a gelir. Kaymakam:
- Bana göre Edison’un yeri Cennettir. Onun icad ettiği elektrik yolları evleri aydınlatıyor.
Hemen Yüzbaşı söz alır:
- Tabii ki Cennette girecek. Câmiler ışıl ışıl, isteyen bu ışık altında Kur’ân da okuyabilir.
Doktor söze karışıp der ki:
- Gelin, Cizre’ye gidelim. Orada Mahmut Bilge adında bir Müftü var. Çok âlimmiş, ona soralım?
Atlarlar cipe, gelirler Cizre’ye Müftünün yazıhanesine. Kendilerini tanıtırlar. Müftü efendi; “Buyurun!” eder.
Oturur oturmaz Hâkim:
- Müftü Bey bir sorumuz var sormaya geldik. Acaba elektriğin mucidi Edison, Cennette mi girer yoksa.....
Müftü sözünü keser:
- Hele bir kahve içelim.
İçeriden kahveler gelinceye kadar bir tanışma faslı olur.
Bu fasıldan sonra Müftü, döner Yüzbaşıya:
- Yüzbaşım sizin Habur Gümrük Kapısında bir askeri birliğiniz var mı? Yüzbaşı: “Var.” der.
Müftü devam eder:
- Edison, Irak’tan Türkiye’ye geçecek. Köprünün üzerinde sizin nöbetçi asker ondan pasaport ister. Edison kimliğini gösterir ve der ki:
- Ben elektriği buldum. Dünya beni tanır. Pasaporta ne gerek var?
Asker der ki:
- Kanun bu, geçemezsin!.
Edison, askeri itekler: “Çekil!” der.
Müftü, bu konuşmayı bitirmeden Yüzbaşı kızarak:
- Hadsiz Edison! Kendini ne zannediyor. Hem pasaportu yok, hem askere hakâret ediyor. Pasaportsuz geçemez ki.
Müftü oradakilere dönerek:
- Edison, Irak’tan Türkiye’ye pasaportsuz giremiyor da, Cennete nasıl pasaportsuz girer? Cennetin pasaportu (Lâ ilaheillallah Muhammedün Rasûlüllah)’tır. Bu kabul edilmedikçe kimse Cennete giremez...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.