Abdulaziz BİLGE
“Resulü Ekrem Muhammed Mustafa’nın Nüfus Hüviyet Cüzdanı”
Hazreti fahri kainat, Peygamber Efendimizin veladeti olduğu rebiülevvel ayındayız. Camilerde veladed-i nebi’nin mevlidi’nin ihyasına çalıştık. Hz. Peygambere, al ve ashabına yüksek bir sevgisi olan Cizre’de bu ay boyunca ve bilhassa da bu hafta içerisinde mevlid-i nebi haftasında imkânı olan herkes kendi evlerinde mevlüt okuyup salavatlarla efendimizi anacaklar. Cizrelilerin Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselama olan sevgisi başlı başına üzerinde bir yazı yazılması gereken mühim bir konudur.
Anadoluda çocuklarına Efendimizin isminin en çok verilen şehir olması bu muhabbetin neticesidir. Cizre eskiden beri hep bu ayda gücü yetenler akraba ve komşularını çağırıp kendi evlerinde mevlid-i Şerif okurlar. Onu anlamak ve onun gibi yaşamak, onu devamlı hatırlamak ve bilhassa böyle vakitlerde daha fazla anıp idrak etmek elzem olduğu aşikârdır.
Takdir ederseniz ki mevlid-i şerifin efendimizi daha yakından tanımaya ve onun sünnetini yerine getirmeye, sünnetine özen göstermeye vesile olması gerektir. Sadece bir ananeyi yerine getirmek değil asıl bu geleneğin neticesinde bizlere getirdiği hikmetlerin ve olacağı vesileleri düşünmeliyiz. Onu anmak bir geceye sığmadığı gibi onu anlamak da bir aya da denk gelmez. Peygamber Efendimizin doğum gecesi, onu anlamakta ve onun gibi yaşamakta bir tazelenme, bir kendine gelip toparlanma gecesi olmalıdır.
Efendimizin kâinatı şereflendirdiği bu ayı fırsat bilip, manevi rüzgârların estiği demde onu anlamaya ve onun gibi yaşamaya vesile olacak mümtaz bir eserden sizlere söz edeceğim.
Bu eser, merhum dedem Eski Cizre Müftüsü Molla Mahmut Celal Bilge’nin 1964’te kaleme aldığı “Resulü Ekrem Muhammed Mustafa’nın Nüfus Hüviyet Cüzdanı” adlı eseridir. Esere işin ehlinin, araştırmacıların en evvel dikkatini çektiği şey kitaba verilen manidar ismidir. Bu kıymetli esere neden böyle bir isimlendirme yapıldığının sorusuna kitabın girişinde, yine Cizre Müftüsü Molla Mahmut Bilge kendi vermiş olduğu cevapta açıklamaktadır. Bu kıymetli eserin sebeb-i telifine ve muhtevasına girmeden önce yaşanmış bir olaydan bahsetmek istiyorum. Babam Bursa’da vefat etmiş bir akrabamızın taziyelerine gitmişti. Bu vesile ile de taziyede emekli bir imamla tanıştı. İmam da taziyenin Cizrelilerin olduğunu bildiği için özellikle de gelmişti. Zira bu imam Cizre’de Kasaplar Camisinde (şimdiki İbn Esir Cami) de seksenlerden önce görev yapmıştı. İsmi Mele Şehmuz Geçitti. Soy ismimizin Bilge olduğunu öğrenince bir anısı paylaştı. “Cizre’deyken Eski Cizre Müftüsü Molla Mahmut Bilge’nin “Resulü Ekrem Muhammed Mustafa’nın (asm) Nüfus Hüviyet Cüzdanı” adlı eserle tanıştığını, baştan sona kadar efendimizin şemaili ve sünnetiyle hadis-i şerifleriyle müzeyyen olan bu eseri okuduktan sonra fahri kâinat, eşref-i mahlûkat Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed aleyhissalatu vesselamı rüyamda gördüm.” dedi. Bu rüyayı sadıka da gösteriyor ki Mele Şehmuz eseri ihlasla okuduğunu, eseri telif eden Müftü Efendinin de bu eseri ihlasla yazdığını eser ve müellifinin efendimiz aleyhissalatu vesselamın feyzine mazhar olduğuna bir alamet olarak görebiliriz.
“Resulü Ekrem Muhammed Mustafa’nın (asm) Nüfus Hüviyet Cüzdanı” adlı eser 204 sayfadır. Merhum Cizre müftümüz Mahmut Bilge, bu eseri 21.8.1964 tarihinde yazmaya başlamış ve 13.10.1964 tarihinde eserin yazımı bitmiş ancak 1965’te Ankara Taşkent Matbaasında basılmıştır. Resulullah'ın (asm) ahlakını, şemailini, vasıflarını, söz ve fiillerini sahih hadislerle konu eder. Eserin ismi ve konuyu ele alma biçimi bile dikkatleri üzerine çekmesine yeten özgün bir çalışmadır. A’dan Z’ye kadar alfabetik sırayla 464 konu başlığı ile iki binden fazla hadis ihtiva etmektedir. Yaklaşık on beş yıl yaptığı nüfus memurluğu boyunca, binlerce kişinin nüfus cüzdanını sahiplerine verdiğini ve eseri yazma sebebini: “Bu defa son olarak muazzam, muhteşem, maroken ciltli değil de altın suyu ile yazılmaya değer parlak bir nüfus hüviyet cüzdanını doldurmak istedim. Bu cüzdanı yazdığım binlerce cüzdanlara hatime(son) yapıyorum.” Şeklinde ifade eder. Bu ifade bana Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin On Dokuzuncu Mektupta Efendimiz (asm) için yazmış oldu yazı için: “Bu parça altın ve elmasla yazılsa liyakati var.” başlığıyla başlayan ifadeyi hatırlattı.
Eski Cizre Müftüsü Molla Mahmut Celal Bilge, “Resulü Ekrem Muhammed Mustafa’nın (asm) Nüfus Hüviyet Cüzdanı” adlı eser için kitabının giriş kısmında sebeb-i telifi ve istifade ettiği sahih kaynakları şu şekilde ifade etmektedir.
“Ben, 27.6.1934 tarihinden kadar sırasıyla altı yıl Nusaybin kazası ve üçer yıl da Kızıltepe ve Cizye kazalarında nüfus memurluğunu ve 19.7.1946 tarihinden 31.10.1948 tarihine kadar da Mardin ili nüfus başkâtipliğini yaptım. 31.10.1948 tarihinden beri de Cizre kazasında müftülük görevini yapmaktayım. Nüfus müdürlüğünde 14,5 yıla yakın bir zaman çalıştım. Ba uzun süre içinde binlerce insanların kaydını yaptım. İmzam altında binlerce nüfus hüviyet cüzdanlarını (günümüzde kimlik yerini almış) doldurup sahiplerine vermiştim. Bu kerre en son olarak muazzam, muhteşem, maroken ciltli değil de altın suyu ile yazılmaya değer parlak bir nüfus hüviyet cüzdanını doldurmak istedim. Bu cüzdan başka cüzdanlara benzemez. Bu cüzdan herhangi bir şahsın cüzdanı ile kıyas kabul etmez. Zira bu cüzdan Resulü Ekrem, fahri âlem, Nebiyyi muhterem Muhammed Mustafa (A.S.) efendimiz hazretlerinin cüzdanıdır. Bu cüzdanı, yazdığım binlerce cüzdanlara hâtime (son) yapıyorum. Bu muazzam cüzdana: Resulü Ekrem’in hüviyetini, birçok şemalini, vasiflarini, ahvalini, sözlerini, şekillerini, adetlerini, huyunu velhasil hal tercümesini yazdım. Bu cüzdanda bulunan bilgiler Buhari ve Müslimin gibi sahih câmiler, şemail, şifa gibi muteber hadis ve şemail kitaplarından alınmıştır. Bu cüzdanda 2000 den fazla hadisin mealen tercümesi vardır. Mamafih bu, mikdar, hakikatta denizden bir damladır. Lâkin karınca kadarınca (Malâ yüdrekü küllühü lâ yetrekü küllühü) yani hepsine erişilemeyen bir şeyin hepsini bırakmak doğru değildir, denilmiştir. Bu şekilde, Resulü Ekrem’e naçiz bir hizmette ve müslümanlara, insanlığa faydalı bir işte bulundum ise hayatında işte kazancım bu olacaktır.” “Bu cüzdan önce nüfus müdür, memur, kâtip ve bütün mensuplarına, ikinci derecede ise bütün müslüman kardeşlerime ve üçüncü derece de bütün insanlara takdim ediyorum. Faydasının umumi olmasını hak tealâdan niyaz ederim. Bir yanlışlığım varsa hüsnü niyetle tashihi cihetine gidilmesini istirham ederim.
“Resulü Ekrem Muhammed Mustafa’nın (asm) Nüfus Hüviyet Cüzdanı”nda bazı başlıklardan hadisler.
*Sahabe-i kiram Resulü Ekrem'i gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı. Çünkü Resul-ü Ekrem kendisi için ayağa kalkmayı istemezdi bunu sahabe-i kiram bildikleri için ayağa kalkmazlardı.
* Resulü Ekrem yemek üstüne su içmezdi bilhassa su sıcak ve soğuk olursa çünkü bu su yemeği bozar ve vücuda zarar verir derdi.
*Resul'ü Ekrem buyurmuş ki beni rüyada gören hakikaten, gerçek beni görmüştür çünkü şeytan suretime giremez.
*Resul Ekrem konuşurken o kadar kesik kesik ve fasih açık konuşurdu ki her işiten dinleyen sözlerini mükemmel anlardı.
*Resul'ü Ekrem buyurmuş ki bir hurma tanesinin yarısını ihtiyaç sahiplerine vermek suretiyle ateşten kendinizi koruyunuz verecek durumda değilseniz bile bari güzel bir söz söylemekle korununuz.
*Resul-i Ekrem bazen evini bizzat kendisi süpürürdü.
*Resul Ekrem buyurmuş ki Müslüman kardeşini tahkir etmek insan için kötülüklerden yeter.
*Resul Ekrem buyurmuş ki kul kardeşinin yardımında bulunduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır.
*Resul-i Ekrem riba'yı (faizi) yiyene yedirene şahit ve kâtiplerine la'net etmiştir.
*Resul-i ekrem'in saçları kulaklarının yarısına kadar inerdi.
*Resul'ü ekrem'in şefaati sayesinde birçok kimseler amelleri yetişemeyecekleri mükâfatlara erişirler.
*Resul'ü ekrem'in son sözü şu oldu “Yüce Rabbim büyüklüğünü dilerim, işte ben Allah'ın bütün emirlerini halka duyurdum” bu sözden sonra Resulü Ekrem hayata gözlerini yumdu.
Müftü Efendinin kitabı yazarken istifade ettiği bazı sahih kaynaklar: Ali kari: Şifayi şerif şarihi, Buhari sahihi: Muhammet el buharî, İbrahimi Beycurî Tirmizl şemaili şarihi Ahmet Zeyni dahlâlî siyeri, Yahya bin zekefiya ennevevî'nin ezkâri, Hâzin alâettin el bağdadî tefsiri, Nesaî Ahmet bin Şuayip süneni (303. H.), Kamusu â'lâm: Şemsettin sami (1320) Levamiul ukull: Ramuzul ahadis şarhi [ziyaet-tin Bigümiiş, hanevî], Müslim Sahihi Kuşeyri, Ramuzul Ahadis , Gümüşhanevî , Siyeri Halebî, Şemail Tirmizi, Şifai şerif -Kadı İyad gibi pek çok sahih ve muteber kaynaklardan istifade ettiğini söylemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.