Abdullah KALKAN
ŞEYH MUHAMMED KESİKBAŞ RİVAYETLERİ
Bu haftaki yazı hakkımı küçüklüğümden beri Cizre’de yaşayan herkes gibi adını ve kerametlerini çok duyduğum Şeyh Muhammed Kesikbaş ve Kesikbaş Türbesi hakkında kullanmak istedim. Maalesef Cizre ilgili bir çok konuda olduğu gibi bu zat hakkında da istediğim bilgilere ulaşamadım. Ulusal ve uluslar arası bir çok kaynak sanki birbirlerine nispet yaparcasına aynı bilgileri paylaşmışlar. Hal bu iken kendi imkanlarımla derlediğim rivayetleri yazmak ve sizlerle paylaşmak daha mantıklı geldi bana.
Tüm kısıtlı bilgilere rağmen bir nebze olsun olaya daha değişik bir açıdan bakan, en azından Cizre yöresinden duyduğu bilgileri aynı şekilde yazmış olan ve tezinde kullanmış olan Muş Alpaslan Üniversitesinde Yrd.Doç.Dr.Canser KARDAŞ’ın ‘’KESİKBAŞ EFSANESİNİN DEĞİŞİMİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME’’ ( CİZRE ÖRNEĞİ) İsimli tezini okumanızı da tavsiye ederim.
16.Yüzyılda yaşadığına ve keramet sahibi olduğuna inanılan Şeyh Muhammed Kesikbaş için halk arasında anlatılan dört tane rivayeti bilginize ve ilginize sunuyorum.
1-CİHAD’TA KELLESİ ELİNDE SAVAŞMASI
Halk arasında en çok rağbet gören ve en çok inanılan rivayettir demek yerinde olur.Şeyh Muhammed isimli bu şahıs İslam Halifesinin daveti üzerine gayri müslümler ile yapılan bir savaşta kafasına bir kılıç darbesi alır.Kılıç darbesi sonucu kafası gövdeden ayrılır.Bu zat o kadar büyük bir aşk ve şevk ile bu cihada katılmıştır ki kopan kellesine kolunun altına alır ve savaşmaya devam eder.Kimi insanlara göre yedi gün yedi gece, kimi rivayetlere göre de yedi vakit kafasız bir şekilde savaşmaya devam eder.Savaş bitiminde kılıcını savaşa katılan Cizre beyine bizzat teslim eder ve ondan sonra vefat eder
2-SURİYE’NİN BİSERİ KÖYÜNDEN GELEN BİR ALİM
İkinci bir rivayete göre. Şeyh Muhammed Suriye’ye bağlı Biseri isimli köyden buraya gelen bir zat olduğu yönündedir.Cizre’ye aşık olmuş ve ömrünün sonuna kadar Cizre’de kalıp alimlik yapar.Cizre halkı tarafından o kadar sevilmiştir ki vefatında Cizre’nin en değerli yeri olduğuna inanılan Hz.Nuh Peygamber’in yakınlarına defin edilir ve üstüne bir türbe yapılır. Üstüne yapılan türbe 1970 ve 1984 yıllarında iki defa restorasyon görmüş ve günümüze ulaşmıştır.
Bu rivayetin devamında Hz Nuh Camii yanından Cizre merkezine giden yolun genişletilmesi çalışmaları kapsamında bu türbe yıkılmaya çalışılmış ama türbeyi yıkmaya gelen kepçenin bozulduğu daha sonra küreklerin kırıldığı görülmüş bu olay üzerine sağından ve solundan yol yapılmak şartıyla Türbeye dokunulmadığı da anlatılmaktadır.
3-ÜST KABUL ETMEYEN,TEK BAŞINA HAREKET EDEN ZAT
Biseri Kürtçe’de iki anlamda kullanılmaktadır.Bunlardan biri kellesiz veya kafasız anlamında kullanılmakta iken ikinci anlamında ise üst kabul etmeyen.Üstsüz yani komutanız hareket eden kişi anlamındadır.İkinci anlam konuya daha yakın olduğu için bununla ilerlemek daha mantıklı olacaktır.
Bu rivayete göre İslam Halifesinin sefer ve cihat talimatına kimseden izin almadan,kimseye danışmadan katılmış olmasıdır.Rivayetin devamında bazı alimler ise Timur Leng in Cizre katliamı sırasında tek başına düşman ordusuna karşı savaşmış ve şehid olması ile alakalıdır.
4-YAHUDİLERİN GÖMÜLERİNİN SAKLADIĞI YER
Pek hoşuma gitmese de bu yönde de bazı rivayetler vardır.Bu rivayetlere göre Yahudiler Cizreden çıkmadan önce Müslüman halkın türbelere verdiği değerin farkında oldukları için buradan ayrılmadan önce değerli eşyalarını buranın altına gömerek üstüne Şeyh Muhammed Kesikbaş yazdıkları yönündedir.
Bu zat hakkında kim ne düşünür bilemem ama Cizre Halkı tarafından kabul görmüş ve kerametlerine inanılan bir zat olduğu şüphe götürmeyen bir gerçektir.Hz Nuh Türbesini ziyaret eden her kes muhakkak türbe çıkışında bu zatın mezarına gelir ve fatihasını okur.Küçüklüğümden beri unutamadığım zatlardan birisidir.
Güzelim Cizre’miz ile ilgili başka bir yazıda görüşmek üzere Esen kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.